Teninde gece gibi gülümseyen bir benin sancısı,
Ellerinin kıraçlıklarında kırklanıp hapsedilmiş zamanların iksiriyim.
Ölüm kokan memeleriyle karıncalara su emziren toprak!
Ayartmacı tufanlara sus
Bana bir ses ver
Kadim ve kör bilgeliğinden.
Trajikomik gerçekliklerde “sen” yanılsamalarının yansıması
Aynamın sırrında
Düşüncemin köründe
O çok istasyonlarda
O hep istasyonlarda
Ben hep o istasyonlarda
Öpemezdim gözlerinden ayrılığın
Yerin yedi kat cennetinde!
Nikotin parmaklarınla dolanırken Ankara ayazı saçlarıma
Yanlış değil vakitsiz zamanların başkentiydik.
Sakalları tenimde terlesin dediğim adam,
Akasya öpüşlerini taşıyan Cebeci trenlerinde
Dönüşlerin hasadı biçilmezdi.
Bilinirdi
Sesin tefsiri okunamazdı
Karınca sularını emen kulağıma.
Bir cevap yazın