1
Yüksek sesli müzik odayı doldurdu ve başka bir şeyi duymayı zorlaştırdı. Kapının dışında bekleyen köpek müzikle birlikte havlamaya başladı.
Kapıya on metre kala Bayan Sanders, gürültüyle birlikte, olduğu yere çivilendi. Bir an nefret ve korkuyla köpeğe baktı. ‘Bunun ne kadarından sorumlu olduğunu merak ediyorum’ diye söylendi. Köpek, sanki kadın orada değilmiş gibi umursamadan havlamayı sürdürdü. Bayan Sanders dikkatini kapıdan gelen müzik sesine verdi. Yoğun bir endişe ve karmakarışık duygular içindeydi. Kapıya daha fazla yaklaşmaya cesaret edemedi.
2
Yüksek sesli müzik odayı doldurdu ve başka bir şeyi duymayı zorlaştırdı. Dışarıda yağan sağanak yağmur, yüksek sesten ürkmüşçesine bir an kesildi ve sonra şimşek ve gök gürültüsüyle birlikte adeta patladı. Müzik, yağmur ve gök gürültüsü karmaşasında Arin, söyleyecek onca şeyi olmasına rağmen, susması gerektiğine karar verdi. Günlerdir hazırladığı cümleler, özenle seçilmiş sözcükler ve nasıl söyleyeceğini kestirmek için uykusundan çaldığı mesailer boşunaydı. Her şey boşunaydı! Belki de ayrılık için yanlış bir zamandı. Belki ayrılıklar için tüm zamanlar yanlıştı. Belki de bir gün bunu yaşamamak için hiçbir ilişkiye başlanmamalıydı. Belki ilişkiler de yanlıştı. Belki herkes kendi kabuğunda yaşayıp sessizce ölmeliydi. Onu susturmak için Camille’in sonuna kadar açtığı ve aslında çok sevdiği bir şarkıdan nefret etmesine neden olan şu an, bütün ilişkilerinin ve bütün ayrılıklarının beliti olabilir miydi?
Camille’in kıpkırmızı gözleri, pencereden odaya dolan şimşeğin renkleriyle birleşip sürreal bir tablo gibi sonsuzluğun duvarına asıldı. Sonsuzluk öyle sonsuzdu ki, içine girebilir ve ne bu müziği, ne yağmuru, ne de zihninin gevezeliklerini duymadan gönlünce yok olabilirdi. Başlangıçsız ve bitişsiz olarak. Doğmadan ölen bir düşünce gibi… asla, asla varlığı bilinemezdi.
3
Yüksek sesli müzik odayı doldurdu ve başka bir şeyi duymayı zorlaştırdı. Camille titreyen parmağını volüme düğmesinde tutarak, aynı düğmenin dünyayı patlatmasını diledi. İçini dolduran kaybolmuşluk hissi, kulaklarında yankılanan Arin’in ölümcül cümlesi ve her şeyi parçalama isteği; ses, renk ve duygu anaforunda dondu. Bu anı yaşamaktansa, kaç kez ölmeyi tercih ederdim diye düşündü. Yine de camlara vuran yeşil renkli yağmura baktıkça, ‘bir sevgiliden ayrılmak için mükemmel bir ambians’ diye geçirdi aklından. Gök gürültüsünü, müziğin sesine rağmen hala duyabiliyordu. Arin’e doğru döndüğü zaman, gördüğü tablo mükemmeldi. Çakan şimşeğin kızıllığında karmakarışık saçları ve çaresiz bakışlarıyla, Arin… O an, aklına kazındı. Buradan hemen çıkıp gitmeliydi ama; sonsuza dek orada, o anda donmuş olarak kalmak arzusuyla tutuştu.
4
Bayan Sanders orada öylece taş kesilmiş biçimde ne kadar dikildiğini kestiremedi. Köpek hala tüm gücüyle havlıyor, yağmur var gücüyle yağıyor, müzik kulakları sağır edercesine çalıyor ve yeşilimsi şimşek ardı ardına çakıyordu. Tüm cesaretini toplayarak, eline yapışıp kalmış ve suları ayaklarına süzülen şemsiyeyi destek yaparak kapıya doğru sürüklendi. Kapının kolunu sıkıca kavrayıp derin bir nefes aldı ve var gücüyle bükerek itti.
O an müzik durdu, köpek sustu ve gök inlemez oldu….
On yıl önce o odada, şimşeğin ışığında öylece donup kalmış kadın ve adam buzlu cam gibi kırılıp döküldü Camille Sanders’in ayaklarının dibine….
Kafasında hala şarkının son sözleri dönüyordu.
‘’Gel bebek, dans et benimle’’
Bir cevap yazın