Ünlü Alman Filozofu Hegel’ in en önemli yapıtlarından biri olan Tarihte Akıl ( Die Vernuft an der
Geschichte), tarihin nasıl ve ne amaçla yazılması gerektiğini anlatan, insanlık tarihine felsefi açıdan
yaklaşan bir yapıttır. Bu yapıtta Hegel, bir yandan kendi felsefi görüşü olan diyalektik idealizmini
tarihe uygularken; diğer yandan da tarihin nasıl anlatılması gerektiğini ve geçmişte tarihi olay ve
olguların nasıl ortaya konduğunu incelemiş, Almanya’ da ki tarih çalışmaları ile İngiltere ve Fransa’ da
ki tarih çalışmalarını birbirleriyle kıyaslayarak bir sonuca varmıştır. Ona göre İngilizler ve Fransızlar
tarihi olay ve olguları belli bir yönteme göre inceleyerek daha tutarlı bir yol izlerken, Almanlar tarihin
nasıl yazılması gerektiği konusunda henüz belli bir yol bulamamış, felsefi bir tarih yazımında
anlaşamamışlardır. Hegel, bu eserini bu boşluğu gidermek için kaleme almıştır.
Hegel’ e göre üç tür tarih yazımı vardır. 1-Kaynaktan Tarih: Bu tür tarihte yazar, tarihi olay ve
olguların içinde yaşar ve onları kendi deneyim ve tecrübelerine göre içinde yaşadığı zamanın tinine
göre anlatır. Eski Yunan tarihçileri Heredot ve Tukhidites’ in tarihleri bu gruba girer. 2-Düşüngenen
Tarih: Bu tür tarih yazımında yazar, olay ve olguların tinini yaşayamaz ve olayların içinde, onları
yaşamış biri değildir; ama onları kendi çaba ve düşünceleri doğrultusunda bir araya getirip sergiler.
Burada söz konusu olan olayların yaşandığı dönemin tinine ulaşmaya çalışmaktır. Ancak yazar,
eserlerini kendi biçim ve tarzına göre verir. Ancak ortak ilke ve eğitimde anlaşılmışsa bu biçim ve
tarzlar arasında büyük farklar olmaz. Bu tür tarih anlayışında geçmişin tini ile tarihin yazıldığı tin
arasında karşıtlık sık görülür. 3- Üçüncü tür tarih anlayışı ise felsefi tarih olup, tinin amacına en uygun
düşen ve tarihi tinin ve düşüncenin gelişimine göre en iyi açıklayan tarih türü bu tür bir tarihtir.
Hegel’ e göre tarih ve insanlık tarihi, tinin, düşüncenin kendi kendini geliştirip ortaya koyduğu
ve sürekli sıçramalarla daha ileriye gittiği, bu yolla toplumun ve insanlığın da ilerlemesini sağladığı bir
alandır. Hegel’ e göre düşünce, kendi içindeki çelişkiler ve bunların gittikçe derinleşmesi sonucu daha
gelişmiş bir yapıya sıçrayarak bu çelişkileri çözer ve bu şekilde ilerler. Bu sıçramalı ilerleyiş daha sonra
da aynı şekilde devam eder. Bu şekilde gelişen düşünce de dış dünyada somutlaşıp, toplumun
ilerlemesini sağlar. Ancak Hegel’ in Felsefisi kendi içinde hem ilerici; hem de gerici unsurları
bulundurur. Bu anlayış Tarihte Akıl adlı eserine de yansımıştır. Hegel burada Tarihi yapan büyük
insanların düşüncenin, tinin kendi amaçlarına ulaşmak için kullandığı bir araç olduğunu; ama son
kertede tarihi yapanların tinin isteğine en uygun davranan büyük insanlar olduğunu ileri sürer.
Böylece tarihi olay ve olgular toplumsal-nesnel bir olay olma niteliğini yitirip, soyut ve gerçeklerden
kopuk, bireylerin isteklerine bağlı olgular haline gelir. Bu da bilimsel düşünceye aykırıdır.
Alman İdeolojisi içinde önemli bir yere sahip olan Hegel, kendisinden sonra gelen tüm filozof ve
yazarları etkilemiştir. Bu filozoflar Hegel karşıtı ve yandaşı olarak; ya da sağ ve sol Hegelciler olarak
kendilerini tanımlamışlardır. Ancak bunların büyük bir bölümü Hegel’ in esaslı bir eleştirisini
yapamamıştır. Hegel’ in en esaslı eleştirisi, onun diyalektik düşüncesini materyalizme uygulayarak
ayakları üstüne oturtan Karl Marx tarafından yapılabilmiştir.
Alman İdeolojisi olarak nitelenen felsefi çalışmalar, Almanya’ da 18.yüzyıldan beri gelişen felsefi
düşüncenin bir sonucuydu. Kant’ la birlikte başlayan, Fichte’yle devam eden ve Hegel’ le taçlanan bu
felsefi düşünceler, içinde hem ilerici; hem de gerici unsurları birlikte taşımaktaydı. Bir yandan
Aydınlanmacı Kant ve diyalektik düşünceyi uzun bir süreden sonra yeniden ele alan Fichte; diğer
yandan diyalektik düşünceyi en yetkin duruma getiren Hegel felsefi kültürü geliştirip yetkin hale
getirmeyi başardılar. Ancak bu felsefe, çoğu zaman toplumsal maddi-nesnel gerçekliklerden yoksun
bir felsefeydi ve burjuva materyalizmi olan, dünyayı ve evreni bir makinenin uyumlu parçalarından
oluşan ve belli yasalara göre bir uyum içinde çalışan; ancak son kertede makineyi ilk harekete geçiren
gücün madde dışı bir varlık olmasında olduğu gibi idealist unsurlara kayan mekanik materyalizmin de
gerisindeydi. Materyalizme daha yakın ve daha gerçekçi olan Kant’ın aksine Kant’ın ardılları onu tam
anlayamadılar ve onun görüşlerini toplumsal-nesnel gerçeklikten uzaklaştırdılar. Böylece bir yandan
İdealist Felsefe en yetkin düzeyine ulaşırken; diğer yandan da onu eleştirecek materyalizm için gerekli
malzemeyi de sağlamış oldu. Nitekim sonradan gelen materyalist düşünürler bu idealist felsefeyi
kıyasıya eleştireceklerdir. Bu eleştiriler içinde en göze çarpanı, Ludwig Feuerbach’ ın eleştirileridir.
Ancak Ludwig Feuerbach’ da din ve ahlak konularındaki eleştirileri ve materyalizmi anlayış biçimiyle
idealizme tam yanıt verememiş; onun felsefi düşünceleri, 18. Yüzyılın mekanik materyalizminde
olduğu gibi son kertede idealizme kaymıştır. Feuerbach, toplumsal kurumların ve insanların ihtiyaç
duyduğu ve insanlar tarafından üretilen ve daha sonra isimlendirilen maddi bir varlık olan nesnelerin,
düşüncelerin ve kurumların insan topluluklarının maddi nesnel ihtiyaçlarının ve toplumdaki farklı
sosyal sınıfların maddi gelişme düzeylerinin bir sonucu olduğu gerçeğini kaçırmıştır. Bu yüzden onun
felsefesi idealizme ve Hegel’ e karşı kesin bir yanıt olamamış, Hegel’ in idealist görüşlerini
çürütememiştir. Onun bu eksiği Karl Marx ve Friedrich Engels tarafından diyalektik materyalizmin
kurulup geliştirilmesiyle tamamlanacak; böylece hem idealist (düşünceci) felsefeye, hem de Hegel’ e
gereken yanıt verilecektir. Bu aynı zamanda kaba materyalizmin de, burjuvazinin felsefi dayanağını
oluşturan mekanik materyalizmin de aşılmasını sağlamıştır. Bunun sonucunda materyalizm daha
yetkin bir felsefe ve düşünce biçimi haline gelerek bilimsel sosyalizmin temel dayanağını oluşturacak
ve toplumbilimlerinin gelişmesinde diyalektik metodun kullanılması yoluyla önemli bir rol
oynayacaktır.
TARİHTE AKIL ALMAN İDEOLOJİSİ (FEUERBACH)
YAZARI: G.W.F. HEGEL KARL MARX, FRİEDRİCH ENGELS
Türkçesi: ÖNAY SÖZER SOL YAYINLARI
ARA YAYINCILIK : Birinci Basım 1991 Sekizinci Baskı 2013
FELSEFE SÖZLÜĞÜ MACİT GÖKBERK
ORHAN HANÇERLİOĞLU FELSEFE TARİHİ
REMZİ KİTABEVİ : 1993 REMZİ KİTABEVİ
6.Basım İstanbul : 1990
Bir cevap yazın