Küçük yapraklar misali
Dağıtılmıştı akıl çimenlere
Dümdüz yatıyordu öylece iki seksen
Ve bir gün doğruldu yerinden
Her taraf dönmüştü kan gölüne
Adil diyemem..
Neden herkes ruhuyla beraber yaşlanmak zorunda kalır ki zaten
Evet yeniden o ruhtur beni çağıran
Ve şimdi gitmeliyim
Geri kalansız ve ağrısız sızısız
Her tarafına çiçekler saçılmış dağdadır
Belki de görünmeyeni görmenin iksiri
Gördüm oradaydı işte
Ayışığı gibi parıldayan gelin
Uzanmıştı çarşaf gibi denizden yatağına
Ve benim olacak dedim o gün nihayet
Artık sensiz ve bensiz
Bu seni mutlu edecek mi peki ?
Veya tertemiz bir aklın gözyaşlarına mı dönüşeceğiz nihayetinde ?
Adil diyemem..
Tam orada işte yaşadığımız orman
Ne kadar da tuhafmış görmek uzaktan
Parıltısına aldanmak..
Koşmak derinliklerinde, karanlığına aldırmadan
Sonunda ise timsah gözyaşlarına dönüşmek..
Düşmekte olan bir kirpiğin ucunda titremek
Soyunarak uzaklaşmak tüm duygulardan.
Bizi bir çimento gibi bir arada tutandan uzaklaşmak
Onu sadece şiirlere iliştirmek
Yaşamı özünden koparmak
Adil diyemem..