ıslak susuşlar gözlerimde,
lotus yaprağına yürüyen şebnemi izliyorum…
daktiloya vurulan hüzünlü ünlem işaretleri, yoruldum azra;
sustum gece suskunluğunca;
ter tere karıştı,
avundum…
talan edilmiş dünyaların kırık titrekliğiyle düşündüm seni;
düşündükçe eridim…
ateşin külün içinde sus pus, soyunuk ve çıplak;
oysa ne kadar da korunaklıydık,
sert kabuğun altında ıraksı ve uzak…
ölüler parmak uçlarından soğumaya başlar;
soğudun azra,
soğudu tomurcuğunda gizlenen kül…
çekildi deniz,
çekilmenin öldürücü sarılışında gittin;
yakıcı tuza doğru yittin…
güneş burada batarken,
soluk soluğaydı ebabiller, gecenin telleri kemirgen…
sustu dediğinin konuştuğu yerde
o kutlu yüzü gördüm;
diri gölgeler tutunurken sessizliğe,
öldüm azra…
uyu kutlu yüzlüm,
sürer gider bekleyişler;
daha sürer gider
zamanın ölümden dirilişe yolculuğu,
uyu…
Haziran 2017 Finlandiya
Bir cevap yazın