Birçoklarımız Jack London’un ismini ilköğretim yıllarda duymuşuzdur. İsmini duymadıysak bile “Beyaz Diş” romanını bilmeyenimiz çok azdır. Yazarlık yaşamı boyunca birçok sıkıtılar çeken London Kanana’ya altın aramak için gittiği yıllarda “Vahşetin Çağrısı”nı yazmıştır. Bu kitabı ismini duyurmasında büyük katkı sağlamıştır.
Hikaye güney kıyılarında bir evde yaşayan Buck adında bir köpeğin evdeki hizmetli tarafından koşum hayatı olarak satılmasıyla başlar. Buck birçok yolcuklar geçirerek kuzey kıyılarında zorlu şartlarda koşum hayvanı olarak yaşamaya başlar. İlk başlarda yaban hayatına hiç alışık olmadığından zorlanır. Yakındaki diğer köpeklere bakarak bir şeyler öğrenmeye çalışır. Zamanla iri bir köpek olmasından dolayı sürünün lider köpeği ile kavga etmeye başlar. İlk birkaç kavgada başarılı olamasa da daha sonraki bir kavgada lider köpeği yenerek sürünün lideri olur.
Sahipleri Buck’un liderlik yapmasını istemeseler de buna razı olmak zorunda kalırlar. Bir süre sonra sürü başka alıcıya satılır. Sürü ve Buck için kara günlerin başladığı günlerde bundan sonra başlar. Yeni sahipler, kızakları kullanmayı bilmemekte ve kızaklara çok ağır eşyalar yüklemektedir. Sürü bu kadar ağır yükü taşımakta çok zorlanır. Zamanla sürüde hastalıklar başlar ve köpekler teker teker ölür veya öldürülür. Geriye Buck ve birkaç tane köpek kalmıştır.
Bir gün Buck, Thornton adında bir adamla karşılaşır. Bu adam Buck’a yapılan eziyete daha fazla katlanamaz ve sahibinden Buck’u kurtarır. Buck için artık kötü günler geride kalmıştır. Yeni sahibi ile eski güçü ve kuvvetine tekrar kavuşur. Thornton’u o kadar sever ki onun için birçok fedakarlık yapar. Ödüller kazanır.
Ne yazık ki bu mutlu günlerinde bir sonu olacaktır. Bu ödülle bilikte altın aramak için yola çıkan Thornton ve arkadaşları bir yerli kabilenin saldırısına uğrarlar. Ormanda gezintiye çıkan Buck tüm bunlardan habersizdir. Geri döndüğünde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Bu kısa öyküye göre yazıyı biraz fazla uzattım. Biliyorum ama bu satırları yazmak istedim. London benim sandığım gibi iyi bir hayat sürmemiş. Ben küçüklüğümde kendisi hakkında farklı şeyler düşünüyordum. Kitabı okuduğumda yaşamındaki etkileri görebiliyorum. Hayatı hep mücadele içerisinde geçmiş bir adam gördüm.
Bu kısa hikayeyi bir oturuşta bile bitirebilirsiniz. Akıcı, sürükleyici bir anlatımı var. Beğenerek okuduğum bir kitap oldu. London okumalarına devam edeceğim.
Bir cevap yazın