Hayatı bu aralar kamera arkasında yaşıyorum. Yıllarca insanlardan hep kaçtım, korktum,
saklandım ama ne yazık ki hep ebelendim. İnsanlardan saklamak istediğim bedenim mi yoksa
hakikatlerim mi işte onu bir netleştiremedim gitti. Sanki hakikatlerle yüzleşmek bir beden büyük
kıyafet giymekle eşdeğermiş gibi geliyordu o zamanlar bana. Bundan mütevellit kaplumbağa
misali kabuğuma gömülüp herkesten her şeyden uzaklaşmak ve kendi sessiz dünyamı kurmak
istiyordum bir an önce.
Dış dünyaya mutluluk profilleri vermekten, sürekli kostümümü yenilemekten ve tabular arasında
çaresiz bir şekilde sıkışıp kalmaktan çok sıkılıyordum. Ne bir yol ne bir iz var artık benim için .
Teknolojinin sirayetiyle beraber her şey bir anda hiçbir şey oluverdi bir gecede. Artık insanlar
giydiği, gittiği, taktığı takıştırdığı şeylere göre değer kazanıyor ya da değer kaybediyor. Bir nevi
kumar oynuyorlar.
Tuhaf olan ise er meydanına çıkıp bu duruma başkaldırabilecek bir erimiz bile yok. Herkes
telefonun gelişini bekliyormuş adeta. Tüm dünya kendi sessizliğine gömülmüş durumda. İslamı
doğru bir şekilde yaşamak elma ağacından armut beklemek gibi bir şey artık. İnsanlar senin ne
olduğuna fikir yapına göre değil vücuduna ve moda tarzına ve sosyal medya da topladığın
takipçilere göre karar veriyor. Artık insanlığın ne mal olduğunu görüyorum ama neye maal
olacağını inan kestiremiyorum. Anlayacağınız beynim buz kesmiş durumda.
Allah her şeye yeter mantığı alaşağı edilerek, beşer her şeye yeter mantığı güdülmeye başladı.
Teknolojinin gelişiyle kalan son bağlarımızı yitiriverdik. Sevmek, sevilmek, birbirimize
bağlanmak, ait olmak artık ayaklar altına alınmış durumda bu mantıksal düşünce atmosferinde.
Büyüklerimiz hep derki; İnsan ki aklıyla düşünür mantığıyla bir karara varır. Biz de düşünecek
ne bir akıl ne de bir mantık var artık. Bu bu dünyaya çivilerimizi öyle bir çakmışız ki gitmeye
hiç niyetimiz yok. Adeta kör olmuş durumdayız.
Canımı bile veririm dediğim vatanımdan, yuvamdan, ayrılma vaktim geldi de geçiyor. Bir bıçak
gibi kesilerek, canımdan bir parça bırakarak gidiyorum. Kimsenin kimseye bir üstünlüğünün
olmadığı, sevgi ve saygının hat safhada olduğu, modernitenin alaşağı edildiği diyarları bulmaya
gidiyorum.
Bir elimde veda hutbesi diğer elimde Kuran-ı Kerim.
Yol benim tercih benim bundan sonrası da Allah kerim
VAROLUŞ SORUNSALI – AHSEN NİSA DEMİR
Yorumlar: 2
Bir cevap yazın Cevabı iptal et
Son Yorumlar
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Songül
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Suzan Tokmak
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Ceren
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Latife
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Hazal
En Çok Okunanlar
Son Yorumlar
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Songül
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Suzan Tokmak
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Ceren
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Latife
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Hazal