eğilip baktım altına dürüstlüğün
bir kadınla tanıştım özlemdi adı
her gün bir dizeyi bitiriyorum
isimsizdi ezilenler ezilenler bir avuç
altında dürüstlüğün memleketimde
bir kızı varmış deniz masal diye
kolları bacakları kollarındaki elleri sağlamdı
bunları ben uydurdum aksi olsaydı
kaçırmaz söylerdi çünkü
erkek olsaymış mahir koyacakmış ismini
bunu kadın söyledi/ kadın alevi
günlerden neydi hatırlamıyorum
martının bizi ihbar ettiği günlerden biriydi
aylardan şubat öncesi yer darıca
martın son cumasının dişlilerinden sıyrılmış
pazara gönlünü kaptıran
bu uzun ve yorgun cumartesinin
üzerine düşen cemre
bulutların arasından bana
ayrılığı haber verirken güneşle birlikte
içimde yarım kalmış bu şiire
devam hissi uyandı kadıköy’de
yalnız şunu yazdım defterime
gidecek olmak gidiyor olmaktan daha iyiydi
moskova vnukova havaalanındayım
yerlerde gitmeye gönlü olmayan
kalın beyaz bir çarşaf var/ kar
öyle sanıyorum rusların da
alıştığı belki umrunda olmadığı
yazılacak şey çok moskovaya dair
ama yazasım yok
bol bol kar yağıyor günlerden de salı
-bu da son olsun-
moskova’da hayat pahallı
eğilip baktım altına dürüstlüğün newyork’ta
bir kadınla tanıştım diiana’ydı adı
tersten başlıyorum bir şiire
isimsizdi ezilenler ezilenler bir avuç
altında dürüstlüğün üstünde doların
iki kızı varmış diiana’nın bilmiyorum
isimlerini kız mı erkek mi olduklarını
yalnız hiç evlenmemiş bunu biliyorum
newyorkta insanlar insanlarin elinde
zincirlere bağlı köpekler
şöyle yazmıştım üç yıl evvel
‘ağustosta newyork braynt parkta
güneşlenirken amerikalılar
yarı çıplak
ağustosta bağdatta sokaklarda
yürürler ıraklılar
yarı çıplak bütün aç
…
ağustosta central parkta
koşarlarken amerikalılar
sağlıklı yaşamak için
ağustosta bağdata
koşar ıraklılar
hayatta kalabilmek için’
paris’te gittim ahmet kaya’nın mezarına
attım bir avuç toprağı üzerine
bir avuç da yılmaz’a
toprak memleketten
ve bağladım başlarına
annemin başörtüsünü
bir de sigara içtim başlarinda
öncesinde yürümüştüm denizin üstünde seninle brüksel’de
dürüstlüğe bir sigara uzatıyorum
bir tane de kendim yakıyorum
özlemle de içmiştik diianayla da
sonra bir bisiklete biniyoruz
pedallarını ortaklaşa çeviriyoruz
minik minik insanlar
kırmızı ışığı yeşile çeviriyorlar
geçiyoruz doğduğum yeri
bucağı newyorku budapesteyi
brükseli ve parisi
işte ben tüm bunları
tüm bunlar beni işler durur
işler dururuz birbirimizi
iniyoruz yer newyork
darıca, bucak, budapeşte, brüksel, paris, newyork
Bir cevap yazın