Savaş tanrısının
Tecavüzüne uğradı toprak,
Ana rahminde mayın taşımaya zorlandı;
Yağmurun tik tak’ları yağdı üstümüze
Zamanın tutulan nabzı soluklarımıza ayarlandı..
Sonra turuncu bir akşam
Sonra sesleri vardı uzakta ateş gibiydi
Sonra sesleri.. nasıl olduysa soğudu..
Dudaklarında, her an kapıyı çalacak
Bir ölümün ıslaklığı
Ve saçlarında barut kokusu..
Sahi, neydi o sarılmalarımız?
Belki biraz tarçın, belki biraz da korkuydu
Yağmurun tik tak’ları yağdı üstümüze
Zamanın tutulan nabzı varlığımıza ayarlandı;
Savaş tanrısının
Elleri de vardı, ayakları da
Dişleri küflüydü, saçları kırmızıydı
Mitralyöz -akordu bozuk, çok eski bir çalgı-
Evet, o da kucağındaydı..
Sonra parçalandı göz bebeklerin
Sonra her yana dağıldı bakışların
Sonra nasıl olduysa.. ben de dağıldım
Üstüm başım yalnızlık, etraf toz duman;
Sahi, sen miydin o
Yoksa seviştiklerimiz miydi geride kalan?
Bir cevap yazın