Bağrım bellenmiş toprak üstünde gezme telaşını saklar
Var mı bulan? Eksiksiz saklanış yırtar kalabalığın ayak izini
Telaş niyedir yavrum
Bağrıma taş basamıyorum içimdeki toprağı yolum bilip
Yol coğrafyamın göbeğine uzanır uzunca
Yorulur kendine varamayan yollar: Her eşikte dinlenir ve kaldırımlar sığamaz yola
Sen her evin kapısını açmaktasın
Her evin eşiğinde yolları beklersin
Bense mühürlenmiş sokaklar dökerim dudaklarıma
.
Konuş diye yakaran sahici yaradır sadık evim
Talaşlar içinde ve ahşap döküntülü sığ kenarlar eşliğinde
Zaman henüz asılmamışken duvarlara ve duvarlarda çivilenmemişken evler
Sana hiç lafzım olmamışken veyahut sokağında zaman kollarını kemirmemişken
Çocukluğun henüz büyümemişken yüzümde bulutları arşınlayan stabil ve elem kağıtlarıdır
Ve sen bana ellerini hiç uzatmamışken ıslandığım her yağmurda
Küçük burjuvalar yetiştiririm senden kaçıp
Budala mevsiminin köklü seyyar çatısına çıkıp pazarlarım kendimi
Göğe
Kölenin ellerini tutuştururlar ellerime
.
Göğün eğildiği kadar kabarır bağrım
Bağrım: Beni yağdırmaktadır dağların eteklerinde uyutulmuş bahara
Ve yorgun, mayhoş yolların üstünde tepinir
Yara yağmurun yarasıdır: kırgın ergen cesetlerde arar yorgun bir akşamüstüyken karanlığı
Asılı kalmanın yorgunluğunu da çekerek ağarır seni görmeyen cephem
Alkolün köpüren dişlileri çarçabuk sarhoş eder gökyüzünü
Eğilen göğün istifra edişidir yeryüzünde: Islanan yağmurdan sakınmak
Toprak kuru elbiseyle dikilir
Dikilir sinemden bir ölünün yaşantısı kadarlığı
Yavrum dirilir bende soramadığım kırgın ikindinin ağırlığı
.
Toprak giyinene dek her ölüm bana çıplak kalır
Ya rab
Bu yağmur hangi evi çıplak bırakır?
.
Bağrım: Sıvası bitmemiş bir evin ikinci katında oturur
Kara kalemle yeni yaralar keşfeder ve yeni yorgunlukları diker toprağıma
Yavrum
Yağmur kanırtsa da içimdeki harmanı ve papatyaları
Sürüngen bir çamur olmak düşer avuçlarıma
Dua ergenlerin inanmadığı hayal kentidir
Oysa ben her balkondan sana bakarım
Yollar senin kentinde yorulur
.
Perden hep yarı aralıktır ve göğün sahibi gibi bakar bana bakışların
İçinde bir dünya: Bir ben bir de toprak hasret o dünyaya
Yağmur bütün düşüncelerimi gebe kılar
Ve ben azgınca gelen kelimeleri misafir ediyorum dudaklarıma
Oysa
Ne de çok yakıştırırdım gölgem toprak üstünde ağlayınca
Yaslanırım gölgeme kamburlaşmış düşman kadar
Aklım yağmurun ıslandığı kadar. -Yaralar
Bir cevap yazın