Her halinden belli nedensellikleri vardı. Sevmek, ise en acısı… Suskunluğunun en tiz notasına betimsel kelimeler arıyordu.. Özünü yitirmiş iki çift göz bebeğine üvey baba arar gibi. İnanılmayacak yalanlarına inanadırabilme çabası ise takdire şayandı. Suyun akmaktan yorulup bir kaya dibinde uyuduğunu gördün mü? Ya da güneşin sıcaktan şikayetini? Bulutun gökyüzüne sitemini?…
İfadesi, ispanyol çingeneleri gibi raks ediyordu yüzünde.. Bazen yalnızlığına, bazen kalabalıklığına isyan eder vaziyette.
Herkese yakın ama kendisine uzaktı. Aynadaki bedene ulaşmak için hangi ruhun himayesinde seyahat edebileceğinin hayallerini kuruyordu.. Sigarasının son nefesinde dalıp gitti uzaklara.. Çocukluğunun üzerine gençliğini içti bir kadeh.. Ellerine bakıp tebessüm etti. Hikayesini yazabilmek için cama, bir hayatlık buğu çıkarmak istedi nefesiyle. Ama olmadı..
Özür dilemeye yeltendi yaşanmışlıklarından.. Hatta biara gözündeki iki bebekten iki damla öpücük aldı yanaklarına…
İmkansızlığın, imkan dahilindeki yanlarından birer parça aldı yüreğinin iklimi en soğuk tarafına.. Bedeni yanarken, yüreği titriyordu.. Aşkın güneşli gün sayısı oldukça azdı ve hiçbir zaman yağmur sonrasında doğmuyordu. Bu yüzden severdi gökkuşağını.. Hasretiydi belkide gökyüzündeki cümbüş, ahenk? Zaten gökkuşağı dediğin renklerin sevişmesinden ibaret değil miydi?
Boşver sevgili okuyucu boşver; bence bir çok şey göründüğü gibi değil.. Julietin de şımarıklıkları vardır sakladığı elbet.. Yedi cüceler de çok masum değiller kanımca.. At, silah, avrat üçlemesini saç, kule, avrat olarak değiştiren Rapunzeli de unutmadım tabiiki..
Yazar; ünvan gereği hep geniş zamana hitap ediyorken, sen şimdiki zamanı anlamaya çalışma.. Mutlu olabilmek için bazen anlamamak lazım. Görmemek. Duymamak. Başarabiliyorsan eğer hisetmemek.
Yalnızlığını yalınlığınla harmanla, gülüşlerini ruhunla, nefesini sesinle.. Ne kadar kalabalık olduğunu göreceksin..
Olmuyor mu? Olmasın! Sana ara sıra eşlik eden bir yazar var iç güveysinden hallice.. ( yazar falan olduğumdan değil, yazdığımdandır anlamsallığım )
Eğer bir gün beklediklerin beklemediklerinle karşılaşırsa, hiç araya girme.. Bırak mantığın değil, yüreğin uğraşsın..
Ki aklıma da gelmiyor değil; çalışmadığı için buz tutmuş bir kalbi çözmek için kaç aşkın sıcaklığına gerek olduğu? Bir? Üç? On?
Kişisel bir vaka olduğu için her bedende elbette ayrı vuku bulacaktır..
ve günler geçer gider sevgili okuyucu..
Kadına ne mi oldu?
Boşver!
Metehan ÖZKÜN
Bir cevap yazın