Bu gün bir evi temizlemeye gittim. Esasında ev temizliği sevdiğim bir şey değil. Annemden ötürü temizlikten nefret ettim hep. Yoo! Suçlamak için demiyorum, biraz sonra anlatacağım nedenini, az bekle.
Kendimi bildim bileli hiçbir isi doğru düzgün ve eksiksiz yapamadım. Bu gün gittiğim evde, aslında bana uymayan bir şey ama hep yaptığım şeyi yaptığımı gördüm ve dedim kendime,’ neden bu isi yapıyorum?’, ve cevap hazır ‘ çünkü sevdiğim için değil, mecbur olduğum için yapıyorum.’ Daha doğrusu yapmaya çalısıyorum. Sanki yeterince mecburiyetimiz yokmus gibi…. Bakmayın yapıyorum dediğime, yapamıyorum, hiçbir seyi tam ve eksiksiz yapamıyorum.
Simdi geliyorum anlatacağım dediğim olaya; ailem, olması gerekeni, olması gerektiği gibi yaptıkları için, esasında ne yapmamız , neyi sevmemiz ya da olmak istediğimiz sey ne ise onu pek umursamadı. Hakeza biz de ot gibi büyüdük iste. Hala daha ne olmak istediğimi bilmiyorum. Ama neyi istediğimi biliyorum; olabildiğince özgür, olabildiğince kurum kuruluşlara ihtiyaç duymadan yasamak. Ve olabildiğinde uzak. Annem ,bazen beni delirtmek için yaptığım hiçbir şeyi beğenmezdi, her şeyimde kusur arar dururdu. Eğer bulaşık yıkamayı sevmiyorsam ve yapmak istemiyorsam , kavga ederdik. Bu esnada çok çıkan sese kızmaya gelen babam, daha da beter kızar, daha da beter tepki gösterirdi. Tamam, kabul! Ben de az şımarık değildim. Simdi bile ev isini sevdiğim için değil, mecburen yapıyorum. Bunu paralı yapmak da, ayrı bi eziyet…. Kendime yaptığım kötülük bu ama mecburum. Aptalca hayata devam etmek için mecburum. Sevdiğim seyi bilmiyorum ve bu yüzden sevmediğim isi yapıyorum ama tam da yapamıyorum.
Bir cevap yazın