Dışarıda hava gri, ben çiçekli olayım dedim.
Yıllarım anlarım yaralı çocuklarla, büyümek isteyenlerle, alacaklarının hangileri alabileceklerini seçenlerle, ayanlarla geçiyor.
Bunlar olurken bir cana yuva oluyorum.
O kadar inanmadı ki kimse çocukken bana. Acı çektiğime, zarar gördüğüme, aralarda sorarım Özüm Anka’ya evdekiyle dışardaki Merve aynı mı diye?
Sana davranışlarımı seviyor musun?
Yanımda güvende hissediyor musun?
İhtiyaçlarını duyabiliyor muyum?
Geciktirdiğim, dikkate almadığım birşey geliyor mu aklına diye…
Cevapları hissettiklerimle uyumlu. Bu güzel. Bu ilişkiye önem veriyorum.
Benim üzerimden akan hayat bereketli, renkli, özgür, neşeli olabilsin dileğim.
Hayatın toz pembe olmadığını, onu bırakabileceğim kimsenin olmadığı günleri de beraber yaşadık.
Ya da birbirimiz hariç kimsenin merkezinde olmadığımızı beraber yaşadık.
Keyfi sunulan sevgilere doyduk. Sorumluluk kabul edenlere kucak açtık.
Onu üzerek, onu iterek, onu çekerek bir yere varamayacağımı zaten biliyordum. Yıllar içinde iyice emin oldum.
Kendi hızında serpiliyor yavrum… Dün görüşme odamı düzenlemek istedi. Eskiyen biten kalemleri buldu, ayırdı. Çiçeklerimi yeniden yerleştirdi…
Ortak bir yaşamımız var demokratik. Bu olmak zorunda dediğim hiçbir konu yok.
Kendi için anlamını ve önemini anlatıyorum yalnızca. Muhakemesi tanıdığım pek çok yetişkinden iyi.
Hepimiz böyleydik esasen. Sadece bize güvenilmedi. Bizim onları kullanabileceğimiz, şımarıp, sorumsuz ve bencil olacağımız düşünüldü. Bazen yüzümüze vuruldu.
Ben bazı şeyleri temize çekiyorum anneliğimle. Bana inanan, güvenen, seven ve canım yandığından gören, şefkatle sarılan biriyle yaşıyorum.
Kendimi şanslı hissediyorum. Bu güzelliğin bazı bedelleri olmasın mı?
Emeksiz yemek var mı??
Bu sabah Nihan Kaya okudum ve yaşadıkları için derinden üzgünüm. Her anne baba çocuğuna şefkatli davranmaz. Yedi kat ele harcar, çocuğuna harcar. Ve buna dışardan bakan asla inanmaz.
Ben inanırım. Bir evlat, anne babasından uzak duruyorsa neden bunu seçtiğini anlarım…
Bir cevap yazın