Seninle de böyle yorgun sabahlarımız olurdu
Çok hırpalanmış gecelerin ertesi günlerinde
O zamanlar bir büfe vardı orada sabah gider çay içerdik
Şimdi ne o büfe var ne o çay var ne öyle yorgun akşamlarım ne de öyle güzel sabahlarım var.
Geride kalmış böyle saçma sapan, yalnız, dinlenmiş, sağlam bir bünye ile
Az yaşamış az tüketilmiş çok özlenen gereksiz fuzuli aptal aptal sabahlarım var.
Evren diye bir çocuk vardı… Evren diye bir çocuk vardı hatırlıyor musun? Beni görünce yolun başından motorun sesini duyunca çayı tostları koyardı. Ne özledim o sabahları biliyor musun?
Seviyorum bu havaları biliyor musun?
Senin gibi…
Montu giysen dert giymesen dert. Çıkarınca üşüyorsun. Giyince terliyorsun. Varken yoruyorsun yokken özlüyorsun.
Seviyorum bu havaları, senin gibi…
Bir cevap yazın