kalpsizlere şiirler fırlatmaktan
aptallara boşa laf anlatmaktan
iğne ile kuyu kazıp durmaktan
çok yoruldum bilmem anlıyor musun
falçatalı sırıtkan gülüşlerden
dost çelmeli kırılgan düşüşlerden
sabahına kâbus olan düşlerden
çok yoruldum bilmem anlıyor musun
âlimlerin aydınlığı terkinden
cahillerin karanlığı zerkinden
zalimlerin kötülüğe şevkinden
çok yoruldum bilmem anlıyor musun
ak alnıma basılan damgalardan
emeğimden çalınan yongalardan
gerçeğe vurulan prangalardan
çok yoruldum bilmem anlıyor musun
hasetlerin kan sızan pençesinden
habislerin iftira güncesinden
fesatların bilumum cümlesinden
çok yoruldum bilmem anlıyor musun
kıskanç kadınların tarizlerinden
arsız heriflerin tacizlerinden
insanın en haysiyetsizlerinden
çok yoruldum bilmem anlıyor musun
yargısız infazlarda tefe konmaktan
kuduz ağızlarda meze olmaktan
alçakların suratına kusmaktan
çok yoruldum bilmem anlıyor musun
şirretlerle boş kavgalar etmekten
sağırlara haybeye dil dökmekten
bileğimi kesip kesip dikmekten
çok yoruldum bilmem anlıyor musun
görünenin arkasını görmekten
hainlere isyan ile sövmekten
aymazlara kendini göstermekten
çok yoruldum bilmem anlıyor musun
türlü yalanlarla lekelenmekten
habire sırtımdan tekmelenmekten
cadı avlarında recmedilmekten
çok yoruldum bilmem anlıyor musun
sel olan gözyaşımın kederinden
pul olan cevherimin hederinden
şifasız dertlerin en beterinden
çok yoruldum bilmem anlıyor musun
sonu uçuruma varan yollardan
yalnız kendisini saran kollardan
yaralara hançer vuran kullardan
çok yoruldum bilmem anlıyor musun
nefretlerin bitmeyen çağrısından
insanların doymayan sağrısından
yaşamak denilen kalp ağrısından
çok yoruldum bilmem anlıyor musun
Bir cevap yazın