*Time-Space Compression compared by David Harvey and Castells
Zaman ve mekan algısı, kapitalizmden etkilenir, diyen Harvey in gorusuyle
Castells in 1980lerden sonra bilgi devrimi ile kapitalizm tekrar inşa oldu , diyen
görüşünun kiyasinda ilk dikkat ceken discussion yumurta mı tavuktan çıkar,
tavuk mu yumurtadan. Kentlinin sahneye benzetilmesi görüşü ise daha çok
Goffman in goruslerine benzetilebilir. Burada soru, zaman ve mekâna nasıl etkili
oldugu. Aslında ,soru buna direct cevap vermiyor ama Harvey sanatın da kent-
ozne ilişkisini betimledigini söylemiş. Bu da aslinda zaman-mekan kavramının
üstüne çıkar.
Castells e göre 1970lerden 1990a kadar kapitalizm tekrar inşa edilmiş. Bu da
elbette ki zaman ve mekan kavramına bakış açısını değiştirir.
Daha dogrusu zaman ve mekan algisi, önemini kaybeder. Elbette ki buna
iletişim yol açmış. Ancak iletişimin güçlenmesini saglayan faktörler , sosyal
programlar ve eğitim. Esneklik ve adaptabilite, yeni iletişim teknolojisi ve
internetle beraber, zaman ve mekan algisini ekonomiyle beraber donusturmus.
Bu donusumun safhaları ise alfabe, matbaa ve bilgisayardan oluşmuş ve zaman,
mekan algisinin üstüne cikmamizi sağlamış.
Ancak Harvey, daha çok Aydınlanma üzerinde durmuş. Kent-kimlik ilişkisi
sekillendirilerek zaman ve mekan algisinin üstüne cikar.
E-ticaret de, örneğin, Castells bakış açısıyla önce bilgi ve sonra ticaretle geliyor.
Kent sizi dönüsturur, görüşü zaman ve mekan kavraminin üstüne çıkılmasını
sağlar, Harvey de dendiği gibi. Medeniyetin kendisi yazılı dille ilişkilendirilir,
diyen Castells, matbaanın aşamalı olarak yayıldığını söylemiş, işte bu zaman ve
mekan kavraminin üstüne çıkılmasını saglar. İlk basılan kitap olan İncil, bakış
açılarıni etkilemiştir. Matbaa, düşünme seklimizi etkiler ve zamani, mekanı
soyutlastirir.Matbaa insanların düşünme yolunu etkiler. Geçen dönemden
hatirladigim kadarıyla onu daha lineer yapar. Rabanin kitabı olan bitenin,
Paristen ithal edilen en yeni gecici hevesten ya da New York sanat piyasasındaki
en yeni gösterişten öteye geçen bir sey oldugunu ima ediyor(Harvey,
Postmodern Condition). Postmodern kavramı, Harvey in bahsettigi üzere
Paristeki modadan ve New York sanat piyasasindaki modadan ortaya çıkar. Bu
da cosmopolitanism ve globallesmenin örnekleridir. Böylece, mekan ve zaman
toplumu organize etmekte daha az anlama gelir. Harvey, bu anlamda Castell e
katilmistir. Matbaa, insan düşünmesini daha yukarı ve üst düzeye , bence taşır.
Bilginin artistik bir ifadeden , belki sanatsal bir ifadeden el baskısı yazıya
cevrilmesi Castells in bahsettigi donusumdur.
Bu donusum de Castells e göre metaforikten lineer düşünmeye doğru bir
dönüşüm. Şimdi , benim görüşüm , bu elbette sanatsal faaliyetleri azaltır ve
insanlar daha çok teknoloji kullanmaya baslar. Mesela ben dansa gittigimde
şunu fark ediyorum, beynin hiç kinetik yanını kullanmıyoruz. Yazılı bilgiyi hep
uyguluyoruz. Yani gördüğümuz hareketi yapmak bizi oldukça zorluyor. Ancak
yazılı olarak sağ ayak, sol kol denseydi daha kolay uygulardik. Yani, teknoloji
neslinde Castells in bahsettigi, beynin kinetik tarafını kullanmak ve metaforik
düşünmek konusunda bir eksiklik olabilir. Lineer düşünmek artabilir.Bu da
zaman ve mekan konseptine iletişimin bağlı olmamasının sonuçları.Bence,
Harvey icin modernite anlayışı biraz daha Aydınlanma çağı, 18. yüzyıl , Castells
bunun üzerinde bir çağ daha olduğunu, onun adının da bilgi çağı olduğunu
söylüyor. Yani, Castells bir adım daha ileri götürmüş oluyor. Tarih, gelenekten
uzaklasarak aydınlanmak , Harvey e göre ama bu, mekandan zamandan da
ayrı olması demek. Çünkü kültürden ayrılık da zaman ve mekanla ilgili. Bu da
sadece iletişimle ilgili değil. Habermas in belirttigi gibi, Harvey de geçen ,
mutluluk yönündeki beklentilerin yerini 20. yüzyıldaki biraz daha olumsuz
dusunceler alıyor.Castells e göre node ler bilgi islenmesini etkileyip sosyal
ilişkilerini dönüştürür , yani onları zaman ve mekandan bağımsız kılar.Castells’ e
göre , sosyal pratiklerin eşzamanlıligini organize ederek sosyal eşitsizlik
oluşturur. Sosyal esitsizlik, bence şöyle , bunu seveceksiniz, coğrafik yakinlikla
alakasını yitirir. Yani bir coğrafya, mesela Afrika alttadir, çünkü o bölge daha
gelişmemiş değil, bireysel şeylere indirgenir. Benim fikrim. Sosyal esitsizlikler, yeni iş kollarıyla olusur bence ve bilgi teknolojinin
getirdiği yeni iş kollarini buna dahil edebiliriz. Bu iş kollari rank te hangi sırayi
alır, önemli olabilir.Bu iş kollari, zaman ve mekâna yeni bir konsept
getirebilir.Hatta, zamanla ve mekanla ilgili ben daha farklı bir gorus getireyim.
Coğrafi değil, kültürel olarak ayrımın başlaması, zaten zaman ve mekan
konseptini yitirmiştir. Yani aslında bilgi teknoloji argümanı bunu sadece
pekiştirir. Castells de gobal ekonomi olusturanin ağ olduğu söylenmis. Bu da
global ekonomik şirketlerin ve bunun oluşturduğu bilgi ağının zaman ve mekani
sinirladigindan bahsedebiliriz.Ağ toplumu, sınıfı etkiler. Castells burada
kapitalizme yol acar, kapitalist olmadan demiş. Bu çok doğru değil , ağ
toplumunda da bir kapitalist var, app lerin ureticileri, tık sayısına kazanan
firmalar var. Örneğin , Oriflame di galiba , dizi cekiyordu , ben cocukken
izliyordum. Branding i arttırır yani, kapitalist kazanmaya devam eder. Başka bir
bakış açısı da kişiler kendilerini brand haline getirebilirler. Bu, coğrafyaya özgü
bir brand olmayabilir, yeni cagda. Bence brand ler coğrafyaya indirgenmemeye
başlayabilir. Labor has become exceesingly general(Allan, Kenneth)(2011)
Contemporary Social and Sociological Theory : Visualizing Social Worlds,
Thousand Oaks: ( Pine Forge Press.) Yani emek, kuresellesir. Bu da anlamına
gelir ki küreselleşen emek, zaman ve mekandan ayrılır.İnsanlar, medya yoluyla
bilgi alırlar ve medya politika için platform haline gelir , bence politika ulusal
kalır ama politik ilişkilere dahil olan ekonomi ve kültür politikayı da
etkiler.Montaj ve kolaj teknikleri de küreselleşme ile ilgili olabilir. Çünkü zaman
kavramı ile ilgili. Devlet gücü , global akışı degistierebilir. Para ve bilginin
dünyada akışını ağ toplumu etkiler ve zaman ve mekan kavramını
değiştirir.Kimlikler, insanlara Castells de dendiği gibi fonksiyon yükler.
Fonksiyon derken kast edilen sosyal roller olabilir. Bence , bu sosyal roller
globalleserek zaman ve mekandan ayrılır. Ancak bence, kapitalizmden önce de
kişilerin sosyal rolleri globallesmisti. Papa’nın ulkelerarasi bir dini lider olması
gibi. Bunun yanında globalleşme uluslararası şirketlerle bu rolleri etkilemiştir.
Örneğin, bir sirketin Ortadoğu müdürü olmak. Zaman ve mekan algısı
değişmiştir. Ancak yine de kapitalizmle bağlantılı. Ağlar, bu sosyalleri nasıl
etkiler, diye dusunursek, ornegin arkadaşlık ilişkilerini dönüştürebilir. Devlet,
memlekettaslik ifadesini hala etkiler. Ancak sivil toplumlar , örneğin BM, ülke
genelini aşar. Bilgi toplumu dusuncesi de bunu pekiştirir. Kentlesme , kent
olgularının zaman ve mekandan ayrilmasi, Harvey de üstünde durulmasi
gereken konulardan biridir. Modernite, olguları kuresellestirir. Şimdi çok ince
bir ayrım gözüme çarptı. Tamamen benim tespitlerim.Castells için modernizm
ulaşım ve iletişim demek. Ancak Harvey için bir eşitlik söz konusu değil.
Örneğin şayet yalnızca, düşünsel ve estetik modernizmin gudulenmesinde o
kadar büyük rol oynayan maddi pratiklerin( Makinalarin, yeni ulastirma
sistemlerinin, gökdelenlerin, koprulerin ve her türden mühendislik harikasınin
ve bunların yanı sıra hızlı yeniliklerin ve toplumsal değişime eşlik eden
inanılmaz istikrarsızlık ve güvensizligin) yayılmasına bakacak olsaydık, o
zaman muhtemelen ABD nin(ozellikle de Sikago’nun) 1870 dolaylarından
itibaren modernizmin katalizöru olması gerekirdi. Devletin memlekettasligin
nesnesi olması , bunun yerel olması ile de iliskilendirilebilir. Ancak , aklıma bu
geldi. Fransa’da memlekettas kavramı ırk değil ama Almanya’da ırk. Yani,
memlekettaslik yerel. Ancak bu yerelligin önemi de azalmaya başlar. Castells de
dendiği gibi ağ toplumu, ulus devlet için bir legallik krizi yaratabilir. Bunun
kimlik krizine ve demokrasiye de uzantıları olabilir. Devletin memlekettasligin
nesnesi olması , bunun yerel olması ile de iliskilendirilebilir. Ancak , aklıma bu
geldi. Fransa’da memlekettas kavramı ırk değil ama Almanya’da ırk. Yani,
memlekettaslik yerel. Ancak bu yerelligin önemi de azalmaya başlar. Castells de
dendiği gibi ağ toplumu, ulus devlet için bir legallik krizi yaratabilir. Bunun
kimlik krizine ve demokrasiye de uzantıları olabilir. Benim demek istediğim ulus
devlet kavramı ile demokratikleşme anlayisi arasında da parallellik olabilir. Ağ
toplumunun yarattığı düşüncesel adımlar, bir ulkenin vatandaşlık anlayışını
değiştirmesine neden olmuş olabilir ama o dusuncesel adımları atmamış olan
toplum, teknolojiden, iletişimden etkilenmemistir, diye bir şey de yok.Kimlikler
kültürel, duygusal ve psikolojik faktörlere bağlıdır, vurgusu Castells de gecer ve
ulaşım ve iletişimsel faktörlere bağlıdır. Harveye de çok faz sanat ve mimarinin
cosmopolitanism den etkilendiğine örnek verilmiş. Yani, zaman ve mekânın
üstüne cikmak, bence burada da söz konusu.Kimlik, Castells e göre aile yapısını
legallestirir ve kadın ve erkek arasındaki güç iliskisinde esitsizlige yol açabilir,
elbette bu ailede. Zaman ve mekânın önemini yitirmesi iletisimden kaynaklanır.
Ancak coğrafya faktörü bence önemini surdurmektedir. Örneğin Akdeniz
çevresindeki ailelerde grandparental vurgusu daha çok yapılmaktadır.
Coğrafya önemini tam kaybetmemiştir. Bence, sadece daha az olmustur.
Tekrar, benim dusuncelerimden çıkıp da Castells in düşüncelerine dönersem,
burada dinsel, coğrafik etkenler ve müzik stilleri de kimliklerde etkili olmuştur.
Yani, aslinda tüm kimliğimiz değil ama kimliğimizin bir yönü bulunduğumuz
yerden etkilenir. Castells e göre,project konusunda İnternet görüşlerimizi
etkiler. Ağ toplumunun da Castells için yeni bir demokrasi yaratacağını
söylenmis. Çok fikir olursa demokrasi anlayışı gelişir. Modernizmin bir kanadı,
politik bağlılığı temel alan sanatin hakimiyetine girdi. Gercekustuculuk,
yapımcılık (konstruktivizm ) , sosyalist gercekcilik, her biri proleteryayi kendi
yontemleriyle efsanelestirmeyi hedefliyordu.Ruslar aynı şeyi mimari yapilar
aracılığıyla mekana çizmeye yöneldiler.( Postmodernligin Durumu, David
Harvey) . Mekanda çizilen mimari yapılar, sosyalist düşüncenin ve ideolojinin
kente etkisini görüyoruz. Bu da ideoloji sadece coğrafyaya ait olmadığından
cografyanin önemini azaltmıştır.Sosyalist gerçeklik öğretileri, yozlaşmış burjuva
modernizmine ve fasist milliyetçiliğe bir cevap olarak henüz ileri sürülmüştü ki,
birçok komünist partisinin benimsediği halk cephesi politikası, proleteryayi
yalpalayan orta siniflarla faşizme karşı birleşik cephede birleştirilecek bir araç
olarak milliyetçi sanat ve kulture yeniden bir dönüşü başlattı( Postmodernligin
Durumu, David Harvey). Bu da ideolojinin sanati etkilediğini gosteriyor. Böylece
sanatta ve kültürde ideolojinin önemi artıp zaman ve mekanin önemi
kayboluyor.Kültürde ideolojinin etkili olması elbette sadece sosyalist ya da
milliyetçi diye düşünülemez. Gitgide önemini yitirmek anlami, statement da
vurgulaniyor. Ancak coğrafi olarak belki bazı konularda önem zaten olmayabilir.
Örneğin, collectivistic kültürlere Japonya’yi da coğrafi olarak ona çok uzak olan
Türkiye’yi de verebiliriz. Akdeniz çevresindeki ülkelerde grandparental etkisi
olabilir, bu coğrafi olarak elbette ki önemlidir. Ancak zaman herkes için aynı
olmayabilir. Biz matbaa ile ilgili olarak yüz yıl gerisinden geliyor olabiliriz, kültür
olarak da gerisinde kalmış olabiliriz.Bunlar benim düşüncelerimdi. Tekrar
Harveye donersem, bence burası çok ilginc, o faşizmin klasik gondermelere
(mimari,politik,tarihsel) ne kadar güçlü bir biçimde yaslandigini ve mitolojik
anlayışlarını bunlara uygun bir biçimde insa ettiğini kaydetmek çok ogreticidir.
Raphael ilginc bir nedene dikkat çeker: eski Yunanlılar’mitolojilerinin ulusal
karakterinin hep farkında oldular, Hiristiyanlar ise kendi mitolojilerine zaman ve
mekandan bağımsız bir değer atfettiler.’ Harvey de öyleyse zaman ve mekan
konsepti zamanla kaybolmuş değil, tam tersi bazı kültürlerde zaten önemli ,
bazılarında ise değil.Ancak bence bu modernizasyon sureci, bir exploitation a da
yol aciyor ve zaman ve mekan konseptinin üstüne cikilmasi da exploitation a yol
aciyor.Avrupa ekonomilerinin ‘modernizasyonu’ süratle ilerlerken uluslararası
politika ve ticaretin butun etkileri, geri kalmış Üçüncü Dünyaya cömert ve ilerici
bir ‘modernizasyon sureci’ getirdiği iddiasıyla hakli kilinmaya
çalışılıyordu.Bence, insana bagli mekan sekillenmesi daha çok söz konusu.
Zaman ve mekanin önemini sosyal ilişkilerde yitirdiğini biliyoruz. Bence belki
zaman ve mekan sosyal ilişkileri etkilemiyor ama sosyal ilişkileri zaman ve
mekan etkiliyor olabilir. Örneğin, Harvey de deniliyor ki: Geriye bakildiginda
ortaya çıkan mimarligin, bir yandan halkla iliskilere düşkün bir şirketler ve
devlet kuruluşları için kusursuz iktidar ve prestij imajları yaratırken bir yandan
işçi sınıfı için yabancılaşma ve insanlıktan çıkma simgeleri haline gelen
modernist konut projeleri ürettiğini ileri sürmek kolaydır. Yani bence zaman
ve mekan , kişiyi etkilemiyor, ifadede dendiği gibi. Ancak kişi, zaman ve mekani
etkiliyor. Bu, benim fikrim. Harvey bu konuyla ilgili demiş ki geriye bakildiginda,
ortaya çıkan mimarlığın, bir yandan halkla ilişkilere düşkün büyük şirketler ve
devlet kuruluşları için kusursuz iktidar ve prestij imajları yaratırken bir yandan
da işçi sınıfı için yabancılaşma ve insanlıktan çıkma simgeleri haline gelen
modernist konut projeleri ürettiğini ileri sürmek kolaydır.İşçi sınıfının iletişimi ya
da kulturu mesela bu cümlede görüldüğü gibi mekana yansımış. Castells için
kapitalizm, sömürü ve üretim ilişkileri ile ilgilidir. Ulus devletler konusuna bir
daha gelecek olursak, kapitalist büyümeye olanak sağladığından bahsetmiş. Bu,
kapitalist büyümede sonrasinda teknoloji ve iletişim için olanak sağlıyor ve ulus
devletlerin sınırları açılıyor, bu da mekan kavramini degistiriyor. Bu
kapitalistlesmenin oluşturduğu en önemli sonuç, tüketim kültürü. Ancak
tüketim kültürünün globallesmesi de zaman ve mekandan bizi ayirir.Sanatta da
oluşan küreselleşme , mekanla bağlantısını değiştirir.Gottlieb ve Rothko 1943 te
şunlari yazıyorlardi :’ Bugün artık Amerika bütün dünya sanatçılarinin buluşmasi
gereken yer olarak kabul edildiğine gore, gerçekten küresel düzeyde oluşacak
kültürel değerleri benimsemenin vakti gelmiştir.’ (Postmodernligin Durumu,
David Harvey) . Milliyetçilikten enternasyonalizme, ardından
enternasyonalizmden evrenselcilige bir geçiş , zaman ve mekan konseptinin
olmadığını gosterir.Amerika’ya özgü şeyler, Bati kültürüne özgü ise de zaman ve
mekan konseptinin üzerine çıkıldığını gosterir.Bu da liberalizmin, Coca Colanin,
Sevrolelerin, dayanıklı tuketim mallarıyla doldurulmuş bahçeli evlerin yanı sıra,
soyut disavurumculukla yapildi(Postmodernligin Durumu,David
Harvey).Tüketim kulturunden de kapitalizm etkilenir. 1980lerde başlayan ag
toplumu global bir toplum yaparak zamandan ve mekandan etkilenmemizi,
Castells de dendiği gibi etkiledi. Harvey burada zaman ve mekan konseptinin
nasıl eridiginin cevabını su şekilde vermiş: Sanki modernitenin evrensel
iddialari, liberal kapitalizm ve emperyalizmle birleşerek o kadar büyük bir
başarıya ulasmisti ki yüksek modernist kültürün hegemonyasina karşı
kozmopolit, ulusustu, kısacası küresel bir direniş hareketinin maddi ve politik
temellerini atmisti(Postmodernligin Durumu,David Harvey). Teknoloji iletişime
etki eder, zaman ve mekan değişir. Teknoloji aynı zamanda ekonomiyle de
birleşir ve Fordism i yaratır. Bunun yanında kar artar. Kar arttıkça branding
ortaya çıkar. Bence, banding uluslararası hale dönüşür. Böylece zaman ve
mekan anlamını kaybeder. Castells e göre 1970 ve 1990 arasında ulusal
ekonominin yukselmesi onem kazanmış. Hatta bu sosyal programlar ve eğitime
de mal olmuş. Ulusal ekonominin yukselmesi uluslararası pazara entegre olması
demek bence ve zaman ve mekan konseptinin önemini yitirmesi demek.
Ancak, bir yandan da bence Amerika ve İngiltere de da bu ulusal ekonomi söz
konusu olunca sosyal programlar ve eğitimi ikinci plana alalım, anlayışı devam
ediyor bildiğim kadarıyla. Oysa İskandinavda bu şekilde değil. Zaman ve mekan
geri planda ekonomiyle kalıyor. Ancak bir gelismislik göstergesi değil. Zaman ve
mekan insanları etkilemeyi birakir, insanlar zamani ve mekanı etkilemeye
başlar. Örneğin , Harveyde söylendiği gibi mimari insanlar için yapılmaya
başlanmış ve romantik bir çizgide surmemeye baslamis. İmitasyon ortaçağ
binaları ve balıkçı kasabaları, gosterisin yerini almış. Papa’nın görüşleri
Marksizm ve liberal laikliğe zıt olabilir. Bir insanın görüşlerinin evrensel boyutta
önem taşıdığı ve coğrafi açıdan değerlendirilmediginin göstergesi. İkinci olarak
da saldırdığı bir bölge değil , zaman ve mekanla ilişkili değil, bir ideoloji. Ancak
Harvey de duşünce ve insanlar mekanı etkilerler. Castells de ise insanlarin
ürettiği teknolojiler, mekânın önemini azaltir.Örneğin, Harveyde modernizm
ve postmodernizm farklı title lar alıp farklı dönemlere rastlar. Bu da sanati
etkiler. Sanat zaten küresellesme unsurlarindan bence biridir. Bu da insanların
zaman üzerindeki etkisine, belki çok dolaylı bir cevap ama etkili olabilir.Cezaevi,
tımarhane, hastane, universite, okul, psikiyatrin muayehanesi, bunların her biri,
dağınık ve parça bölük bir iktidar örgutlenmesinin, herhangi bir sistematik sınıf
hakimiyeti stratejisinden bağımsız olarak kurulduğu mekanların birer örneğidir(
Postmodern Durum, David Harvey). Dolayısıyla iktidar ve güç ilişkileri,
insanların arasında olan mekanı etkiler. Her bir mekanda ne olup bittigi, her
seyi kapsayan genel bir teori aracılığıyla anlaşılamaz(Postmodern Durum, David
Harvey). Kafalardaki faşizmi kaldırmak, insanların bilgi üretme mekanlarini
düşünerek olur. Dil de insan üretimi bir şey. Lyotard, dili merkezsizlestirir. Bazı
diller, bence, coğrafyaya bağlı, bazilari da olmadığı için mekandan insan ilişkileri
farklı şekillerde etkilenirler.Ona göre, toplumsal bağlar dilseldir ama tek bir
iplikten değil, belirsiz sayıda dil oyunundan dokunmuştur(Postmodern Durum,
David Harvey). Bilgi turlerinin uretici ve tüketicileri, kültürel iş bölümünü
etkilemiştir.Postmodernizm de modernizm de en nihayetinde, bence
kapitalizmin uretimlerdir. Castells e göre zamanın ve mekanın üstüne cikmamizi
sağlayan unsurlardan biri olan matbaa, Protestan Devrimine, Ronesansa,
Bilimsel Devrime yol acar. Örneğin ilk basılan kitap İncildir. Bu da Avrupa’ya
avantaj saglar. Yani, bambaşka bir bakış acisi, Avrupa’daki zaman kavramını
değiştirmiştir. Yani Avrupa, Doğunun yüz yıl ötesine gecmistir. Ancak, sizin
istediginiz cevap mesafeleri yok edip iletişimi ve zaman konseptini etkilemiştir.
Harvey e göre , zaman yoksa , derinlik de olmaz ve çağdaş kültürel üretimin
büyük bölümü derinliksiz hale gelir. Bu da anlık etkiler oluşturur. Yani,
zamansızlık iletişimin bir biçimi olan sanatı etkiler. Fotoğrafların imgelerinin
dizilişi örnek verilebilir. Zamanın çöküşü, medya imgelerinin ve popüler kültürü
de örnek verebiliriz, çağdaş olanın urunudur. Modern hayatın anlık
özelliklerinin altı çizilmiştir. Popüler kultur, sonuç olarak aydin kültüre
yakinlasmistir. Bence, bu aynı zamanda insanların bireysel kültürlerinin de
arttığı anlamına gelir. Castells ve Harvey in kesiştiği nokta, popüler kültür ve
kültürel üretim arasındaki uçurumu daraltir. Bu, iletişim teknolojilerine bağlıdır.
Bu da, postmodernizmin metalasmasina neden olmuştur. Popüler kültür,
Harveye göre kapitalist tuketimciligini işaret eder. Castells e göre ise ağ
toplumu, sınıfı doğrudan etkiler.1800den sonra kadın hareketinin
baslamasindan Castells de bahsedilmis ve benim yorumum , dunyadaki tüm
sosyal hareketleri etkilemesi zaman ve mekan konseptinin yavaşyavaş
degistigini gösterir.Demokratik hükümet, ulus devlet tarafından
tanımlanır.Kapital, üretimden finansal akışa dönüşür, bunu Castells de söylemiş.
Bu da küçük ureticinin, petty commodity production in azaldığı anlamına gelir.
Bu da kapitale global olarak yatırım yapıldigi anlamına gelir.Finansal akislar,
zaman ve mekânın önemini azaltir.Harveyde teknoloji üzerine Castells kadar
durulmasa da zaman ve mekani dönüştüren bir faktör olarak televizyon örnek
verilebilir. Öte yandan televizyon kullanımının yaygınlaşmasina bir tür
bicimlendirici rol atfetmemek çok güç görünüyor. Ne de olsa, günümüzde
ortalama Amerikalı günde yedi saatten fazla televizyon seyretmekle şöhret
kazanmıştır ve televizyon ve video sahipligi, bu sonuncusu ABD de hanelerin en
azından yarısına girmiş durumdadır, kapitalist dünyanın bir başından ötekine
öylesine yaygındır ki, bu durumun mutlaka bazı etkileri olmuş olmalıdır(
Postmodern Condition, David Harvey). Zaman ve mekânın erimesini Harvey de
aşağıdaki cümlelerde vurguluyor , yani Harvey bu noktada Castells den çok uzak
bir noktada değildir.Oyleyse, sanatçının tarihle ilişkisinin değişmesi, biraz önce
değindiğimiz özel tarihselcilik biçimi, kitle televizyonu çağında köklerden ziyade
yüzeylere, derinlikli çalışmadan ziyade kolaja, işlenmiş yüzeylerden ziyade üst
üste getirilmiş alıntı imgelere, ayakları uzerinde sağlam biçimde duran kültürel
nesneden ziyade çökmüş bir zaman ve mekan duygusuna bir bagliligin gelişmiş
olması hiç de şaşırtıcı değildir(Postmodern Condition, David Harvey). Televizyon
, Harveye göre postmodernizme yol açmaz ama kapitalizmden kaynaklanır ve
tüketim kültürünü teşvik eder. Bu da zaman ve mekani etkiler. Örneğin,
branding olan bir ürünün mekan konseptinin üstüne cikmasi gibi. Castells e
göre zaman ve mekan, sosyal ilişkileri belirlerken daha az anlamlı hale gelir. The
production of these technologies for consumption is a secondary move: İn a
network society, technical innovation is focused primarily on producing and
reproducing information- commodification comes later( The Network Society,
Manual Castells ). Metalasma da global ölçeğe ürünlerin yayılıp mekan
konseptini değiştirir. Bilgi de mekan konseptine etki eder, hızlı yayıldığı için de
zaman konseptini etkiler. Popüler kültürün üretimi olan arzular, Harvey e göre
ise meta biçimine dönüşür. Meta biçimine donusen ürünler, ticarilesir ve
reklam, kapitalizmin resmi sanatı haline gelir. Dolayısıyla reklamcılık stratejileri,
Harvey e göre gelişir. Reklamı iyi yapılan ürün, ülke sınırlarını asar. Metaforikten
lineer düşünmeye geçişle beraber bilginin iletimi de değişmiş. Yani Castells e
göre lineer bilgi üretimi, zaman ve mekan konseptini etkiliyor. Lineer düşünme ,
belki de kenti etkiledi ve Harvey e göre daha müşteri zevkine göre binalar inşa
edilmeye baslandi. Modernistlere göre zamanla mimari anlamında bir bağ
kurulmusken ve mekan onlara göre toplumsal iletisimin yarattigi toplumsal
uretimsel amaçlara hizmet ederken postmodern dönemde toplumsal iletişimin
elbette ki belirledigi toplumsal amacla bağı olmayan estetik hedef ve ilkelere
göre bicimlendirilir. Postmodernizmde modernizmde olmayıp da mimariyi
etkileyen uluslararası üslup bile mekan konseptinin nasıl aşıldığını ve
kozmopolitanizmden etkilendiğini gösteriyor. Castells teknoloji öncesi ve
sonrası üzerinde dururken ya da iletişimle gelen belirli adımları incelerken
Harvey postmodernizm ve modernizmin zaman ve mekan konseptine etkisini
karşılaştırır. Modernistler, mekani, belki zamandisi görürken postmodernistlere
göre mekan, zamanla ilgili ve estetiğe yatkındır. Örneğin , Castells de mekansal
yakinlik içermeyen sosyal pratikler üzerinde durulur. Castells de ulaşım
teknolojisinin zamana etkisine, Harveyde ise ulaşım teknolojisinin anti-ekolojik
yönüne deginilir. Harvey, iyi kent fikrinin daha çok mekana etkisine değinir.
Kapital daha çok real good ve service ten ziyade pazara odaklı olmaya başlar,
Castells e gore. Bu, ilk haftayla, meta fetişizmi ile ilişkilendirilebilir. Makyajdan
ziyade Yves Roche istemek, kahveden ziyade Starbucks istemek. Pazar
büyüdükce küçük üretici etkilenir ve büyük brand ler yerini almaya baslar. Bu da
mekan konseptini etkiler. Çin’in Japonya olmaya başlayacak olmasini gören
Marksist düşünce yine geçen haftalarda çok ilginçti. Yani bu üretimden finansal
akışa geçişi de gösterir. Finansal akış, teorik bilgi ve bilginin zamansızlıgina
bağlıdır. Elektronik olarak hareket eden global ekonomi, bölgesel ekonomiye
yön vererek zamani etkiler. Alışveriş merkezleri, AVM ler , insanların petty
commodity production yaptığı bir yerin yerini tutarlar ve büyük dünya
piyasasına entegre olurlar. Starbucks da çalışan Kanadalı işçiler somurulurken
bu emek yerel ama Starbucks dünyaya ait olur, mekan kavramini etkiler. Zaman
ve mekan kavraminin değişmesini Castells den farklı olarak Harvey mimari ile
iliskilendirmis. Örneğin Jenks, postmodern mimarlığın koklerinin iki önemli
teknolojik değişimde yattığını ileri sürer. İlkin, günümüz iletişim araçları alışılmış
mekan ve zaman sınırlarını cokertmis, böylece hem yeni bir enternasyonalizm
hem de kentlerin ve toplumların içinde insanların yerine, işlevine ve toplumsal
çıkarına bağlı olarak güçlü iç farklilasmalar yaratmıştır(Postmodern Condition,
David Harvey). Örneğin, mimarlıkta ve kent tasarımında yönelim, piyasaya göre
belirlenir. Ulusal piyasadan etkilenir. Mekan kavrami da değişmiş olur. Bence,
Bourdieu nün sembolik sermayesi de global etkilerden etkilenir. Geçmiş
usluplara gönderme yapılması postmodernizm ile ilgili. Bu da , adeta gerçekliğin
medya imgelerinden imgelenmesine neden oluyor. Castells ile ilgili bize verilen
makalede doğrudan medya denmese de medyanın zamana ve mekana etkisi
kesistikleri noktalardan biridir. Kültürel globallesmeyi en iyi özetleyen cümle
bence kitapta su. Eklektizm çağdaş genel kültürün baslangic noktasıdır: İnsan
reggae dinler, bir Western seyreder, öğle yemeğinde McDonalds yer, akşam
yerel mutfak cesitlerinden; Tokyo’da Paris parfümü sürer, Hong Kong da retro
giyinir(Postmodern Condition , David Harvey). İletişim teknolojileri politikayı
reform ederler, bu da televizyon senaryolarından etkilenir. Marx ve Engels için
de ulaşım teknolojileri yeni bir enternasyonalizm yaratır. Meta fetişizmi de
emegin sınırlarını açmasına yol açar. Bir de şöyle dusundum, Castells in dediği
project identities, dinsel komuniteler, ırk, etnisite gibi hybrid toplumlar ve
kültür etkilesmesi ile belli bir coğrafyaya ait olmaktan çıkabilir. Bu da zaman ve
mekânın üstüne çıkmaya örnek olabilir. Ancak asıl olarak kapitalizmin getirdiği
teknoloji etkilidir. Kapitalizm , Harvey için de teknolojik bakımdan etkilenmistir.
Bir cevap yazın