
Deniz, büyükbabasından kalan cep saatini eline aldığında, saatin kapağı hafifçe aralandı. İçindeki zaman durmuştu. Akrep ve yelkovan birbirine dokunmuş sanki vedalaşıyordu.
Saatin içinden hafif bir rüzgâr esti. Kulaklarına tanıdık bir ses çalındı: çocukluğunda bahçede oynarken duyduğu çınlayan kahkahalar. Zaman, bu küçücük saatin içine gizlenmiş, saklanmıştı.
“Zamanı taşımak zor” diye fısıldadı Deniz, saate bakarak. “Bazen durmasını ister insan, ama o hep kaçar.”
Cebine koyduğu saat, yavaşça ısındı; sanki içinde bir kalp atıyordu. Deniz, o an anladı. Zaman asla durmaz, sadece bir anlığına avuçlarına konar, sonra yine uçar gider.
Kirpi Edebiyat ve Düşün Dergisi olarak öyküsü için Hacı Sabancı Anadolu Lisesi Yaratıcı Yazarlık Kulübü Öğrencilerinden 9F Sınıfı Esat Baran KOÇAK‘a teşekkür ederiz.
Bir cevap yazın