Mekruh şerleri defeden saadetin ferahlığını hissetmiştim o gün
Hafiften esen sahte bir rüzgâr
Çam ağaçlarının yapraklarını şereflendiriyordu
Semadaki büyük sarının ihtisasından
Harap olduğum mutlu bir gün gibiydi o gün
Ruhuma sirayet eden hakiki bir saadetin
Ferahlığını hissetmiştim o munis gün
Afakları meçhul, müthiş semanın altında
.
İhtiyar çamın budaklarının küskünlüğü fark ediliyordu öğle saatlerinde
Bense senin hasretinle ufalanıyordum o munis gün
Uzaklarda çok uzaklarda kurtuluşun meşakkatli bir zaferiyle
Tecessüs uyandıran köhne bir kale dikkatimi çekiyordu
Kimi zaman yürüdüğüm mavi lambalı patikanın eteklerinde
Yedi renkli mavi bir deraguş ardı sıra peşimdeydi
Şırıldayıp duruyordu ansızın
.
Bilinmezdi, belki de o köhne kalede Romeo ve Jüliet’in olduğu
Ancak unutmuştum ki bizim sevdamızın hepsinden ebedi olduğunu
Evet bir gençtim, ümidimle tahayyüllerimin ardından devam ediyorken
Sakinliğimi muhafaza etmeye çalışan,
Güçlü, kuvvetli durmaya gayret eden, iddialı bir gençtim
.
Zannediyorlardı ki bu gençle alâkadar değil yazılan bunca kelam
İstiyorlardı ki sadece yazsın Pamuk Prenses ya da Keloğlan
Bilmezdim, ey gül sureti şimdilerde hüzünlü yârim
Şimdilerde artık ben de yorgunum
Anlatamıyorum hiç kimseye, olmuyor…
Bir cevap yazın