yağmurun altında ıslanıyordu
faytona bağlanmış, ihtiyar beygirler.
bir de martılar vardı,
günün ilk ışıklarıyla bağıran.
denden işareti koyarak
geçip gidiyordum ben de sevdalardan,
megrelce bir türkünün
orta yerindeki öksüz,
kimsesiz bir kemençe gibi sızlayarak.
“ “ “ “ “
gözyaşlarımdan tasarruf ederek
var ettiğim bu çöle isyandır,
şimdi her şeyi bırakıp apar topar
kar topu oynayan soğuk ve ciddi yanım.
iyi ki’lerimin kupkuru kabri üzerine,
keşke’lerimden bir çelenk bıraktım.
“ “ “ “
ağır bir tadilat beynimin içinde
camı kapayıp dışarı itiyorum gökyüzünü.
hem sen vermiştin bana bu kadim sırrı;
denizler olmasa çöldü
bu şehrin bütün kumsalları.
“ “ “ “
sabahına işbaşı düdükleri,
esneyerek ölen uykusuzluk.
kalbim lehimlense de kalbine,
doyarak sevişmemiz mümkün değildi.
bak, elektrik direklerine
çarparak ölüyor ateşböcekleri.
“ “ “
sabahın ilk ışıklarıyla uçuşuyor martılar,
ben mesai sonrasının martılarını severim.
“ “ “ “ “
Bir cevap yazın