İlkokuldaydım. Hiç unutmam, babam Mascot marka gri bir radyo getirdi. Masaya koyduk. Dinlerken ben yanına oturur radyoyu okşardım.
Öyle her evde radyo yoktu ha! Babam köyde çalıştığı için düzenli gazete alamazdı. Radyoyu da gün içindeki yurttan, dünyadan haberlerin verildiği ajansları dinlemek için almıştı.
Evde herkes çok mutluydu bir radyomuz olduğu için. Babamın olmazsa olmazı haber saatleri kaçırılmazken annemin merakı arkası yarın’lar, Türk Halk Müziği konserleri idi. Kardeşlerim futbol maçlarının naklen yayınlarını dört gözle bekleyedursunlar, ben taa o yıllardan edebiyat sohbetlerini ve şiir programlarını kaçırmazdım. Kısaca eve alınan bu radyo, ağızlarımıza birer parmak bal sürer, ayrı ayrı gönüllerdi hepimizi.
Babam, sabah haberlerini, okula gitmek için giyinip, kahvaltısını yaparken dinlerdi can kulağıyla. Çıt çıkmazdı sofrada, haberler dinlenirken. Annem etrafında pervane olurdu, babamın her sabah okula gitmeden önceki hazırlık sürecinde. Daha babam uyanmadan o gün giyecekleri hazırlanır, somyanın üzerine giyilme sırasına göre yerleştirilirdi içtimadaki askerler gibi…Eğer kış günüyse ilk sırayı kollu fanila alırdı. Ardından gömlek, kravat, süveter, pantolon, ceket ve paltosu. Bakın bu süveter çok önemliydi. Mazallah, annem süveteri koymayı unutsun, babam gömleğin üstüne ceketini giyer, sonra da mutlaka nezle, hatta grip olurdu. Eyvah ki eyvah…Kaçın işte o zaman babamın önünden. Babamın giyinip okula gitmesi demek, öğle yemeğine kadar radyonun annemin olması demekti. O nedenle babam bir an önce evden çıksın diye annem acele ederdi.
Nihayet radyo anneme kalırdı. Elinden hiç bırakmazdı radyoyu annem. Çamaşır yıkarken yanında, bahçeye çıktığında çevre temizliği yaparken bir taşın üzerinde, sebzelerin bakım ve hasatını yaparken kırık bir dalda…”Dinlerken yorulduğumu hissetmiyorum” deyişi hâlâ kulağımda…
Fazla yerli istasyon yok yayında o günlerde. Annemin lay lay lom programları bitince ” biraz dinlensin” diye bıraktığı radyoda o an ciddî programlar başlamıştır. “Dinlendirilmek” üzere bırakılan radyo bu kez benim elimdedir kesin…Taa ki bir maç veya spor haberi başlayana dek. O zaman da kardeşlerim toplanır başına.
Sonra ne oldu o radyoya, bilmiyorum. Ben yatılı okula gittim İstanbul’a. Orada ilk kez televizyonla tanıştım. Unuttum Mascot marka emektarı. Hani bir türkü var ya…” Eski yar şöyle dursun, yeni yardan selâm var..” Aynen öyle oldu sanırım. Zaman zaman vicdan muhasebesi yaparım. İhanet mi etmiştik emektar radyomuza yoksa?
Bir cevap yazın