Çağımızın felaketi insanı yaşamdan çeken adı malumunuz Corona virüsü olarak tarih yazıyor. Oysa mağaraya dönüş bize bir şeyler anlatmalı. Mağaradan çıktığından beri cani, uyumsuz insan. Şimdi Platon’un mağara gölgelerindeki zincirlere dolanıyoruz. İnsan derken insan kendini dışlasa da türüne ait olmanın acısını yaşamaktan kaçamıyor.
Corona günlerinde romantizm yapacak halde değiliz. Bu bir felaket. İnsanlık bu felaketi elleriyle hazırladı. İnsan doğaya hükmetmek için çabalarken özdeği bulma çabasını unuttu. Bizi yaşatanla tüm canlıları yaşatanın bir olduğunu çoktandır unuttuk. Nefes candır. Ve işte nefes alamayacak haldeyiz. İnsanlık nasıl bu hale geldi?
İnsan varlığını sürdürmek için maalesef diğer canlılardan bir eksikle geliyor dünyaya. Kendi kendine bakabilmesi için uzun yıllar gerekiyor. Oysa diğer canlılar doğduktan kısa bir süre sonra tek başına hayatta kalmayı beceriyor. İşte bu eksiklik bizim bu gün aile dediğimiz destek mekanizmasının olmasının nedeni. İnsan dünyayı anlamlandırmaya çalışırken bir arada olmak zorundaydı. Bu bizi biz olmaya iten şeydir. Biz
olmanın imkânsız iktidarında yok olmaya mahkûm bir sistem kurduk. Biz diyorum çünkü hiçbirini istemesem de insanlığın bir parçasıyım. İnsan eksikti. İnsan diğer bütün canlıların hayatta kalmak için sahip olduğu şeylere sahip değildi. Peki, ne yaptı dersiniz? Yok etmeye başladı. Yarattığını iddia ederek. Anlamadığı korktuğu her şeyle savaştı. Bu gün Corona virüsüyle algımızı allak bullak eden küresel salgın tam da insana sen bizsin diyen şeydir.
Kaderci ya da öfkeli değilim. Distopyanın içinden distopya kurguları yapamayız. Buradayız içindeyiz. Kendi nefesini kesen de insan hiçbir canlıya yaşama şansı vermeyen de insan. Temiz havayı da satmaya başlayabilirler. Suyu sattıklarında kabul ettik. Üstelik Antik Yunan’da suda özdeği bulan filozoflar fısıldarken kulağımıza. Geçmişimiz bize fısıldadı. Trajedilerde koronun ağzından duyduk. Binlerce yıl önce anlatılmış masallarda dinledik. Doğa yaşamazsa özdek olmaz. Yani nefes olmaz. Can olmaz. İnsan. Mağaradan geldi mağarasına dönüyor belki..
Pandemi(Küresel Salgın) hiç şaşırmadığım bir distopya tetikleyicisi. . İnsan her yönüyle mağaradan çıktığından beri dengeyi bozan, cani.. Ancak bu insanlık için bir uyanış olmalı.. Binlerce yıldır kurduğun sistemin yanlış olduğunu anlayacak mısın? Kendin için yaşarken hiçe saydıklarının hakikat olduğunu görecek misin? Ellerini yıkamaktan başka şeyler yapacak mısın? Antonin Artaud insanların geleceğini vebada bulmuştu. Kültürlerin, medeniyetlerin yalan olduğunu Vahşet Tiyatrosunda anlatmıştı. Anlatanlar oldu. Duyanlar da oldu. Maalesef anlatanlardan da duyanlardan daha kalabalık bir kötülük vardı. Ama güzel kardeşim anla artık. Sen daha fazla doy diye, sen daha fazla hayatta kal diye kendi canın dışında canları havayı, toprağı, suyu, hayvanı, ağacı katlettiğin gibi yine aynı hırsla kendi türünü de katlediyorsun. Hiç bir canlı insan kadar yok edici olamaz. Bir yok oluş isyanı olsa keşke insan özündeki canı bulsa. İnsan olmaktan bu gün utanmıyorum kendimi bildim bileli bu canlı türünün bir parçası olmaktan utandım. Şiirsel bir yok oluş olsaydı keşke dans ederek eşlik edeceğim. Ama maalesef özdeğin ne olduğunu hala anlamadın. Mağaralara dikkat
yakmayalım. Platon gibi zincirli gölgeler yaratmayalım…