Her anlam “ondan öncesi ve sonrası” diye ayrılıyorsa takvimde, o senin miladın demektir. Bir müjde gibi karşılayabilirsin bunu ya da kara bir haber gibi. Zarar gelmesinden korkmayacağın, zamanla aşınmış ahşap bir masaya yatırabilirsin bu olayı mesela. Enine boyuna uzunca düşünebilir, her düşündüğünde de aynı sonuca varmaktan bıkıp, pes etmeden sonucu değiştirmek hayaliyle tekrardan düşüncelere dalabilirsin.
Dünya gözüyle gördüğün en güzel şeyi bir daha görmüş gibi hissetmek için başka güzelliklere benzetebilirsin. Miladından önce, güzelliğin dokunulduğunu, sonrasında ise hissedildiğini anlarsın. Benzetirsin durursun aslolanı. Benzetirsin, yine de ondan güzel olmaz. Yastığının seni çağırmadığı (istemediği) geceler başlar, iletişim gitgide kesilir içerisiyle, sonra birtakım aslolanı arama-kurtarma faaliyetleri…
Bir şeyleri kurtarmak için aynı zamanda feda etmek zorundasındır. Ama ne olursa olsun kendinden vermeli bu hayatta. Başkasından alıp başkasına vermek biraz Robin Hood işi oluyor… Samimiyetsizliğin diz boyu olması da kaçınılmaz oluyor hal böyle olunca. Ama insan kendinden verince bir tohumun toprakta yeşerip, hür bir ağaç olması gibi, dallarından yetişen meyvelerin kendinden olması gibi hakiki duygular uyandırıyor. Kendinden verince karşılığını alacağını düşünmüyorsundur umarım. Çünkü karşılık beklenerek yapılan her şey menfaat içerir, bu da her ne yapıyorsan yalnızca kendin için yaptığının göstergesidir. Bencillik, hayatının hiçbir yerinde bir milat oluşturmaz. Seni olmadığın bir insan gibi davranmanı ya da özüne dönmeni sağlamaz. Aslında kendini hiç düşünmediğin vakitlerde çıkar ortaya nasıl bir insan olduğun. Kendini en güzel karşındakinden tanırsın. Aynalar yalnızca senin nasıl görünmek istediğini gösterir. Oysa hakiki bir eş, dost, senin kim olduğunu senden iyi biliyordur. Yalnızlığın dibinde kendine bir çıkış yolu ararken, artık kendinden geçip başkalarını düşünmeye başlarsın, bu da sende henüz umut olduğunun en büyük kanıtıdır.
Aptal değilsen fark edersin ki; hastalar kurtarılır, ölüler değil. Eğer bunu fark etmezsen yine de aptal değilsindir, çünkü yakıştıramazsın bunu kendine. Aşıksındır, yani kendine yalancısındır. Artık beklemek bir yük değildir, yer etmiştir hacminde. Miladının da beklenmedik bir günde gerçekleştiğini aklına getirir, beklememiş gibi yapıp kandırmaya çalışırsın bütün evreni. Bütün evren sana kanarsa, yeni milatlar meydana gelebilir. Adından yeni zaferlerle veya yenilgilerle söz ettirmeye başlarsın tarihin tozlu sayfalarında. Ama İstanbul bir kere fethedilir veya Fransızlar bir kere ihtilal yapar ve sen de bir kere yaşarsın miladını. Uzakta kalır yakınlar, miladını düşünür durursun bir yandan. “Ondan öncesi ve sonrası” der kopamazsın oradan. Bir yer var sende, inanırsın her şeye rağmen. Gerçek kendini belli etmiştir halbuki; “uzak” daha yakındır ondan.
Bir cevap yazın