“En büyük ahlaki çöküntü korkaklıktır”
Rus edebiyatı, her yaştan herkesi kendine çeken ve gerçekten etkileyici yazarları ve romanları ile neredeyse ikonik bir marka olmuştur. Rus edebiyatında hangi yazarları biliyorsunuz, diye sorduğumda, aklınıza hemen Dostoyevski, Tolstoy ve Gogol gibi üç büyüklerin gelmesi çok normal. Ya da Rus edebiyatında hangi kitapları okudunuz sorusuna, bir çırpıda Suç ve Ceza, Anna Karenina, Palto veya Savaş ve Barış gibi başka kült isimlerle cevap vermeniz de çok normal. Ancak ben size bu yazımda Sovyet Rusya’sında uzun süre yasaklı kalmış, yirminci yüzyılın en büyük Rus yazarı Mihail Bulgakov’dan (1891 – 1940) söz etmek istiyorum.
Bulgakov, Sovyetlerde sansürün en fazla olduğu zamanlarda yaşamış ve eserlerini vermiştir. Yazar, Stalin’in ağır demir yumruğu altında yönetilen ve sansürün tüm hayatı kapsadığı bu dönemde hem baskıya hem de sansüre rağmen sistem eleştirisi yapmıştır. Kelimeleri ile sistemin toplum üzerindeki olumsuz etkilerini yansıtarak, bunları her şeye rağmen mizahi bir dille aktarmıştır.
Karanlıklardan Korkmayan Mihail Bulgakov Kimdir?
Bulgakov’u anlamak için onun hayatına kısaca göz atmakta fayda vardır. 1891 senesinde doğan yazarın tam adı Mihail Afnsyeviç Bulgakov’dur. Doğum yeri, Ukrayna’nın başkenti Kiev’dir. Ancak Bulgakov ve ailesi Ukraynalı değil Rus’tur. Çünkü o dönemde Ukrayna, Rus İmparatorluğu’nun bir parçası idi. Mihail, bir ilahiyat profesörünün oğluydu. Her iki büyük babası rahipti ve ailede tanınmış teologlar vardı.
Geniş ve mutlu bir ailenin içinde büyüyen Bulgakov’un gençliğinin geçtiği bu sevgi ve aile desteğinin hüküm sürdüğü ortamın iyi hali, Turbin Günleri (Days of the Turbin) oyununa ve Beyaz Muhafız (White Guard) romanına da yansır.
Ailesinin izinden gidip, din eğitimi almak yerine babasının ölümünden sonra evlenen annesinin ikinci eşinin mesleğine yönelerek tıp okur. 1916’da diplomasını aldıktan sonra 2 yıl doktorluk yapar. Bu süre ona, Genç Bir Doktorun Notları (A Young Doctor’s Notebook) isimli öyküleri yazmasına yardımcı olur.
Her Deneyim Bir İz Bırakır
Orduda görev aldığı sırada yaralanır ve uzun süren bir morfin tedavisi görür. 1918 senesinde neredeyse bağımlısı olduğu morfinden kendi iradesi ile kurtulur. Bu deneyim ona Morfin (Morphine) isimli sarsıcı öyküyü yazdırır. Ancak, romandaki karakterin aksine, Bulgakov bu bağımlılıktan kurtulur.
Erkek kardeşleri ile Beyaz Ordu’da görev yapar. Kardeşleri iç savaş bittikten sonra Paris’e göç ederken, Bulgakov Rusya’da kalır. İç savaş sırasında Kiev’deki tanıdıkları ve ailesinin yaşadığı korkunç deneyimlerin etkilerini gene Beyaz Muhafız ve Turbin Günleri eserlerinde görmek mümkündür.
1919’da ordudan ayrılır ve hayatını edebiyata adamaya karar verir. 1921’de ilk karısı ile evlenir. Bu dönemde oyunlar, hikâyeler, romanlar ve bilim kurgu çalışmalarına imza atar. 1922 – 1926 yılları arasındaki eserlerinde, dönemin baskıcı rejimini eleştiren etkiyi görmek mümkündür. Bu da onun eserlerinin her defasında hükumet tarafından yasaklanmasına neden olur.
1924 yılında ilk eşinden boşanarak, Lyubov Belozerskaya ile evlenir. Aynı yıl yazdığı Köpek Kalbi (Heart of a Dog), Sovyet sistemini ağır şekilde, ancak hicvederek eleştiren bir yapıttır. Mizahi bakış açısı olsa dahi, değişen bir şey olmaz, bu eseri de yasaklı kitapları arasına katılır.
Aslında insanın aklına şu normal olarak şu soru geliyor. Rusya’nın en derin sansür döneminde sistemi eleştirip, sağ kalabilmek hatta yazabilmek nasıl mümkün oldu. Bulgakov’un sistemi eleştirmesi ve başına bir şey gelmemesinin sebebinin dönemin lideri Stalin’in Turbin Günleri oyununu çok sevmesi şeklinde yorumlanır.
Yasakla Yasakla Nereye Kadar
Bu ortam ve yasaklardan sonra, Bulgakov Stalin’e bir mektup yazarak Rusya’dan ayrılmak istediğini söyler. Ancak onun yerine Moskova Sanat Tiyatrosu’nda iş teklif edilir. Aslında düşününce ne Bulgakov Rusya’sız nede Rusya Bulgakov’suz olamaz o dönemde.
1931 senesinde ikinci eşinden de boşanarak Usta ve Margarita (The Master and Margarita) kitabındaki Margarita’nın modeli olacak Elena Sergeevna Shilovskaia ile evlenir.
Bulgakov hayatının son 10 yılında birçok eser yazarak, birçok eser de tercüme etmiştir. Ancak bunların çoğu yayınlanmayan eserlerdir. Bu dönem Usta ve Margarita kitabı üzerine yoğun şekilde çalışmış ve defalarda Stalin’e Rusya’dan ayrılmak istediğini söyleyen mektuplar yazmış, ancak mektuplarına asla cevap alamamıştır.
10 Mart 1940 senesinden babası ile aynı hastalıktan ölmüştür. Eğitimli bir doktor olarak ölümüne neden olan nefroskleroz hastalığının farkındadır. Öleceğinin farkında olarak, son şaheserini bitirmeye kendini adamıştır. Buna rağmen öldüğünde ne yazık ki, Usta ve Margarita’yı tamamlama imkan bulamamıştır.
En büyük ahlaki çöküntü korkaklıktır
Tüm yasaklara ve baskıya rağmen eserlerin karşı çıkmayı ve kendini ifade etmeyi bırakmamıştır. Mihail Bulgakov, Usta ve Margarita kitabının en sevdiğim sözü olan “En büyük ahlaki çöküntü korkaklıktır” sözünü yerine getirircesine yaşamıştır.
Usta ve Margarita’nın etkisi sadece edebiyat dünyasında değil, müzik dünyasında da kendini göstermiştir. Dünyaca ünlü Rolling Stones grubu “Sympathy for the Devil” parçasında bu eserden etkilendiğini de söylemiştir.
Mihail Bulgakov, eksantrik ve gizemlerle doluydu. Cesur ve benzeri o dönemde görülmemiş fikirleri vardı. Yıllar boyunca çalışmalarını sansürler izlemiştir. Ancak, iyi eğitimli bir yazar olarak fikirlerini paylaşmaktan asla korkmamıştır. Evine baskınlar yapılmış, el yazmalarına el konulmuştur. Ama bunlar bile onun düşüncelerini ifade etmesine engel olmamıştır.
Hayatın İçinden Karakterler Yaratmıştır
Karakterlerini her zaman gerçek insanlardan ilham alan yazar, Rusya’nın bu çalkantılı döneminden oldukça etkilendi. Çevresindeki insanları ve dönemin etkilerini kitaplarında görmek mümkündür. Köpek Kalbi, kitabının unutulmaz karakteri Profesör Preobrazhensky Bulgakov’un Moskova’daki jinekolog olan amcasından ilham alınmıştır.
Son romanında Master ve Margarita’nın unutulmaz karakteri Margarita karakteri de Bulgakov’un üçüncü eşi Elena’dan ilham alınırken, şeytani kedi Behemoth’un bile gerçek hayattaki bir karşılığı vardır. Ancak o gerçekte bir kedi değil, Bulgakov’un köpeğidir.
Bir doktor olarak son yılları zor ve acı vericiydi. Görme yetisini kaybettiği için fazla yazamadı. Hatta bu süreçte eski morfin bağımlılığının da tekrarladığı yönünde görüşler vardır. Ancak Bulgakov çok hasta ve ölmek üzereydi ve morfin muhtemelen tedavisi için kullanılıyordu.
Bulgakov, birçok yazardan ilham almıştır. Ancak onun için Gogol’un yeri başkaydı. Bulgakov, Moskova’da Gogol dahil tanınmış sanatçının gömüldüğü Novodevichy Mezarlığı’na gömülmüştür.
Bulgakov Etkisi Halen Devam Ediyor
Bulgakov’un mesajı, halen kültürler arasında yankılanmaya devam ediyor. Kendisi, sadece döneminin sanatçılarına ilham vermekle kalmadı, aynı zamanda birçok farklı disiplinlere de ilham kaynağı oldu. Kitapları sahnelere, televizyon ve sinemaya uyarlandı. Günümüzde Usta ve Margarita kitabının, birçok farklı sanat dalında yansımasını görmek mümkündür. Müzikallerden operalara, tiyatro oyunlarından TV dizilerine kadar romanın farklı şekildeki yorumlarını keşfetmek de, romanın kendisini keşfetmek kadar ilginçtir.