Taş beton duvarlar örülmüş üstümüze. Penceresi küçücük, hem de ince aralıklı demirlerle örtülü. Apaydınlık günde bile karanlık içerisi. Oysa bahar gelmiştir, aç kapıları Kadim. Yaylalar yeşildir. Iğıl dereler yarpuz yaprakları ile çevrili… Dağlar ise sisler içindedir, mor mor tütmektedir. Pencereden bir avuç gün ışığı sızdıkça canımızdan can gitmektedir. Aç kapıları Kadim, aç kapıları.
Kadim uykusundan terler içinde sıçrayarak kalktı, annesine seslendi. Annesi Afife yan odada kuş gibi hafif uykusundan uyandı, telaşla Kadimin yanına vardı.
“Kadim’im bir şey mi olmuştur; yüzün yalım gibi kıpkızıl olmuş, terlemişsin de…”
Afife, Kadim’in yüzündeki terleri silerken, bir taraftan da telaşla Kadim’e neler olduğunu öğrenmeye çalışıyordu.
“Ağrın sızın mı vardır yoksa Kadim’im, söyle bana…”
“Bir şeyim yoktur anne. Bir rüya görmüşüm.”
“Nasıl bir rüyasıymış bu böyle Kadim’im, yüzün al al olmuş, terler içinde kalmışsın.”
Kadim bir şey demeden başını önüne eğdi. Afife ise oğlu konuşmayınca ısrarla sormaya devam etti.
“Ne oldu sana böyle oğlum, de annene kurban olduğum. Yoksam rüyanda içini daraltan bir şey mi gördün?”
“Dün hasırcı Halil amca bana evinin önündeki barakada beslediği kuşları gösterdi. Birçok yaban kuşları vardı. Küçücük pencereden öyle garip bakmaktaydılar ki yüzüme, sanki bizi kurtar buradan demekteydiler. İçim öyle acıdı ki anne. Hasırcı Halil amcaya bıraksan bu kuşları, onlarda uçsalar dedim. Lakin olmaz dedi. Uçmalarını engelleyerek özgürlüğünden çalıyor, zulmediyor güzelim kuşlara. Oysaki onlar uçmadan yapamazlar, gök semalarında süzülerek gezinmek onların da hakkı öyle değil mi anne. İşte onlar bana rüyamda seslendiler, kurtar bizi dediler.”
“Ah ben kurban olayım sana Kadim’im. Senin o yufkacık yüreğinin gökteki kuşa da, yerdeki karıncaya da sızladığını bilmez miyim?”
Afife, ağlamaklı oldu birden.
“Sen bunları düşünüp de iyice hasta düşeceksin benim oğlum. Doktor hastalığının, üzüldükçe artar dediğini hatırlamaz mısın? Kendine ettiğin ezayı bilmez misin yavrum. Üzülme kurban olduğum üzülme, ben gider hasırcı Halil ile konuşurum, kuşların her birini serbest bıraktırırım.”
Ama Kadim yine de barakadaki o kuşları aklından çıkaramıyordu.
“Hadi uyu oğlum, artık tasa etme. İstersen beraber gider deriz hasırcı Halil’e. Deriz ki bunlar yaban kuşudur, ne işi vardır senin dört yanı duvar barakanda, penceresi de küçücük. Onların hakkı değil midir uçmak?”
Kadim annesinin gözlerinin içine bakarak,
“Öyle deriz değil mi anne?” dedi.
“Öyle deriz oğlum sen dert etme, hadi uyu şimdi.”
Kadim annesine iyice bir sarılıp öptükten sonra yorganını yüzüne dek çekip yatağına iyice gömüldü. O zamana kadar annesi de ışığı söndürmüştü. Kadim’in artık kuşlar için gönlü azda olsa rahatlamıştı. Hasırcı Halil onu dinlememişti ama belki annesini dinler, kuşları bırakırdı. Kadim böyle bir umutla uykuya daldı. Hem de çok derin bir uykuya… Şimdi düşlerinde özgürlüğe kavuşmuş kuşlar vardı. Kuşlar, göğün mavilerini delercesine uçuşuyorlar, bulutlara değin kanat kanat yükseliyorlar sonra yere süzülerek iniyorlardı.
Afife, Kadim’i bu günlere tek başına getirmişti. Eşi yıllar önce kendilerini terk etmiş, bir daha da ne aramış ne sormuştu. Afife ev işlerine giderek evin geçimini sağlıyordu. Kadim hastalanıp yataklara düşüne kadar mutlu bir hayatları vardı, bu hastalık evlerine kabus gibi çökmüştü. Elde avuçta bir şeyleri kalmamıştı. Komşuları az çok demeden yardım ediyorlardı ama nereye kadar. Yine de bu yoksulluk içinde tek derdi Kadim’in iyileşmesiydi.
Günler birbirini kovalamış, baharın sonuna gelinmişti. Afife, Kadim’e verdiği sözü yerine getirmeliydi artık. Bulunduğu yerden kalktı, hızlı adımlarla yürüyüp kısa sürede hasırcı Halil’in evinin önüne geldi. Hasırcı Halil, Afife’yi görür görmez oturduğu iskemlenin üzerinden ağırca doğruldu.
“Hoş gelmişsin Afife hanım.”
“Hoş gördük, lakin sana diyeceklerim var hasırcı Halil.”
Hasırcı Halil Afife’nin ne diyeceğini hiç kestiremedi, merakla baktı yüzüne.
“Kadim’im anlattıydı, yaban kuşlarını tutmuşsun. Tutup da küçücük penceresi olan barakana koymuşsun.”
Hasırcı Halil’in aklına Kadim’in söyledikleri geldi: ‘Halil amca bıraksan bu kuşları, onlarda uçsalar olmaz mı?’ Bunun üzerine başını önüne devirip, Afife’nin sözlerine hiçbir karşılık vermedi.
“Sen tanımaz mısın benim oğlumu hasırcı Halil; bilmez misin ki o gökteki kuşa da ağlar, yerdeki karıncaya da ağlar. Sana sal gitsin bu güzelim kuşları demiş de salmamışsın. Şimdi bende sana aynı şeyleri demeye gelmişim hasırcı Halil. Bilmekteyim ki o kuşları özgür bırakırsan Kadim’im mutlu olacak, sevinecek benim yüreği yufkacık oğlum.”
Afife ağlamaklı, hasırcı Halil’in yüzüne ısrarla bakıyordu. Hasırcı Halil ise hala başı önünde taş kesilmiş gibi hiçbir tepki vermiyordu. Hasırcı Halil’in bu tepkisiz hali Afife’yi umutsuzlandırdı. Kuşları salacağı yok bu adamın diye geçirdi içinden.
“Sen onları sanki mahpusa tıkmışsındır hasırcı Halil. Bunlar yaban kuşudur. Dağ da tepede gezer, yaylada çimende eğleşir. Senin o dört yanı betondan duvarlı barakanda ne işi var buncağızların,”
Afife’nin bu kez sesi oldukça sert çıktı. Kıpırtısız bekleyen hasırcı Halil’e öfkeyle bakarak, hırsla arkasını dönüp hızla yürüdü. Afife daha oradan uzaklaşmamıştı ki işittiği sesle olduğu yerde durakaldı. Kuşların kanat çırpışları geliyordu kulağına. Hemen arkasına dönüp baktığında barakanın kapısından türlü yaban kuşları birbirleriyle yarışır gibi göğe doğru uçuşuyorlardı. Afife bu kez de göğe çevirdi başını. Çeşit çeşit başka başka kuşlar gökyüzünün maviliklerinde birbirine karışmış halde cıvıltıyla uçuşuyorlardı. Onların kanat çırpışlarını içine dolan sevinçle izledi. Ta ki onlar yükseklerden uzaklaşıp, ta ki gözden yitinceye kadar arkalarından baktı.
“Kadim’im gözün aydın olsun, gönlün şen olsun, muradın kabul olmuştur.”
Kadim’in istediği olmuştu. Bunun için gülümsedi Afife. Afife, Kadim öldüğünden beri ilk defa gülümsedi.
ÖZGÜRLÜĞÜN KUŞLARI – Hediye Polat
Yorumlar: 1
Bir cevap yazın Cevabı iptal et
Son Yorumlar
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Songül
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Suzan Tokmak
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Ceren
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Latife
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Hazal
En Çok Okunanlar
Son Yorumlar
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Songül
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Suzan Tokmak
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Ceren
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Latife
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Hazal