Annem, tam bir sene önce bugün…
Bahçede kediler, ruhumuza benzeyen dağınık çiçekler,
Balkonuna yuva yapan kuş,
Balkonunda ki tahta divan, divanın altında bir sepet ceviz…
Ezan kaç bin kere dinlendi kim bilir bu balkonda,
Seni alan bu soğuk- kış kapalı kapılar, her yer ebegümeci ve su gerdemesi…
Sen büyük bir bina içindesin- inip gelirsin sandığımız bahçesinde,
Oturuyoruz….
Bekliyoruz…
O yatakta yatan, sen değilsin sanki hani hep muzip meraklı gözlerle bakan,
Hep bir çocuksu inatla mutlu olmak isteyişin, pamuk yumuşaklığında ki bedenin değil…
Her ezanda binlerce kez yılmadan namaza duruyorsun.
En son seni perişan eden orucu hiç yılmadan tutarken,
İlk defa bu sefer zor oldu dedin, hiç demezdin oysa
Çiçekleri suladın, balkondan sepet salladın, dualar ettin Hasan’ıma,
Her namazda hiç bıkmadın usanmadın.
Vazgeçmedin.
Anne demeyi bile çok özledim.
Başka kime denir ki Anne,
O mini minnacık inatçı sevimli kadın.
Bugün ve her gün inan hep hayali olarak seninle konuştum.
Anne yaşlanmak zormuş,
Ölmek de zor biliyorum.
Bugün bile sanki yürüyorsun güllük caddesinde,
Az sonra telefon açıp niye bakmadınız bana diyeceksin gibi ama demiyorsun.
Ben yaşlanıyorum.
Bugün artık ne annem var ne de babam.
Hem öksüz, hem yetimim.
Ve çok yalnızım.
Bir başımayım .
Korkuyorum.
Bir cevap yazın